160x600
27 Haziran, 2025, Cuma
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Üç’te BİR’i kaldı!

“Türk insanı; Medeni, Cesur ve Akıllıdır!” tümcesine bugün baktığımızda, ancak Üç’ün birinin kaldığını görmekteyiz.

Emperyalistlerin ülkemize getirdiği teknolojik yeniliklerin kullanımında “bağımlılık” yaşatarak, insanlarımızı kapitalizmin medeniyetine göre hareket etmeye yönlendirmede başarılı oldu.

Cesur sözcüğüne gelince; daha dünlere kadar bizim insanlarımızın cesurca davranışları, evdeki eşleri veya sevdiği kadınlara karşı darp etme, işkence yapma ve çeşitli şekillerde öldürme olarak haberlere yansımaktaydı.

Bizim insanımızın bu özelliğini 15 Temmuz akşamında gerçekleştirilmek istenilen darbe girişimine karşı olarak “halk direnişi” şeklinde yaşadık.

Akıllıdır sözüne baktığımızda ise, bu sözcüğün yaşatılması halinde bu günlere gelemeyeceğimizi düşündüm.

İnançlı insanlara sormak istiyorum; “Allah’a inananların iman edeceği Peygamber Hz. Muhammed, yol gösterici kitap ise Kur’an-ı Kerim” olarak gerçek din alimleri tarafından öğretilmedi mi?

Kur’an-ı Kerim’de; “Allah’ın sadece insanlara akıl verdiğini, diğer canlılara akıl verilmemesi nedeniyle yaptıkları hareketlerden sorumlu tutulamayacakları, ancak; insanların da Allah’ın verdiği aklını kullanarak hareket etmesi gerektiğini…” yönündeki ayetleri anımsatmak isterim.

Allah’ın verdiği, aklı kötü amaçlarla kullanmak, insanları kendi çıkar ilişkileri olarak kullanmak, özellikle de okumadan başkaları tarafından okunanları, arasına yorum katılarak anlatılanları dinleyerek inanmak; benim anladığım kadarı ile böylesi insanları Allah affetmez!

Yazımın başlığındaki üç önemli sözcüğünde ülkemizde yaşamaması için çalışmalar yapıldı ve bazı noktalarda da başarılara ulaşıldı. Beni en çok sevindiren olay ise 15 temmuz akşamı halkımızın ‘cesur’ davranışı sonucunda Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarına karşı girişilen “şeriatcı ve faşist darbe girişimine karşı”direnişteki cesaret oldu.

Bu satırımda bir kez daha anımsatmak istiyorum; “Lütfen, rica ediyorum! Yaşınız ne olursa olsun günlük olarak en az bir gazete, ayda bir kitap veya dergiyi okuyun! Akşamlara birkaç tv kanalında haberleri izleyin kendinize göre sunucuların haber bültenlerini yorumlamaya çalışın. Diploma almak veya bir kamu kurumunda maaşa talim etmek için yaşamak yerine, kendinizi sorumlu olduğunuz çevrenize karşı üretimci olun. Bakın; 15 temmuz akşamından bu yana ülkemizde sosyal, siyasal, ekonomik, ticari ve aklınıza gelen her türlü yaşamı olumsuz yönde etkileyen zat, İlkokul diplomasını bile dışarıdan alan biri.

Aklından ne geçmişse, 45 yıldır Türkiye’de kendine yer etme adına önce inanç, ardından medya kuruluşları, işadamları kuruluşları ile örgütlenerek girmediği kurum kalmayan ve bunları yaparken de yöneticileri yanıltmayı başaran ilkokulu dışarıdan bitiren bir zat’a canlarını verecek kadar inanan ordu mensupları, polis teşkilatı mensupları, eğitim emekçileri, sağlık emekçileri ve diğer insanların bu kadar “aptalca!” bir düşünce içerisinde nasıl kaldıklarını merak ediyorum!?

Osmaniye’ye dönersek; ekonomik olarak kendilerine yer edinenler, özellikle de Müteahhitlik işlerinde isimlerini ön plana çıkarmak için, özel okullarına öğrenci alabilme adına toplantı yaparak meslektaşlarıma yemek verenler, hatta yemek sonrasında hediyeler verenleri anımsıyorum. (Bu yemeklere gitmedim) Ertesi günü gazetelerinde Vali’nin haberinin bile üzerinde haber yayınlayan yerel gazetelerimizde bugün o kurumlarla ilgili tam tersi haberler yapılıyor.

“Hoşgörü”yazılı havlu ile bugünlerde yüzlerini silen Osmaniye’deki meslektaşlarımı merak ediyorum. O okulun yemeği sonrasında aldığınız havluların arkasından yaptığınız haberler ve bugünlerdeki haberleri karşılaştırdığımda; “İyi ki Adım Mustafa!” diyorum. Saygılarımla…


Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar