Bazı anlar olur ki, tezatlarla dolu konuşmalar, davranışlar ve olaylara tanık olabilirsiniz.
Türkiye’de Baro’ların tek çatı altında buluşması yerine “Çoklu Baro” sistemi getirilmeye çalışmalarındaki gelişmeleri izliyor olmalısınız.
TBMM’de görüşmeler yapılıyor, oturumları izlemek için katılmak isteyen Baro Başkanları Meclis’e alınmıyor.
Bu olayla ilgili yaşananları izlerken, siyasi Parti Liderlerinin neler konuştuklarını da duyuyor olmalısınız.
Bazı Liderler “Çoklu Baro” sistemine olumlu bakarken, bazı liderler de “Bölünme” olacağını savunuyor.
Türkiye’deki bazı illerde birden fazla Baro kurulması olayını savunan siyasiler; yeni bir siyasi parti oluşumuna ise tepkili sözlerle, hatta alay edercesine konuşuyorlardı.
Siyasi olarak yeni parti oluşumlarına karşı çıkanlar, çoklu siyasi parti istemezcesine konuşanlar; Çoklu Baro sistemini savunuyorlar!
Yeni Parti kurulmasına karşı çıkacaksın, ama Baroların bölünmesini savunacaksın!..
Bu teklif yasalaştığında, Hukuksal alanda farklı olaylarla karşılaşabiliriz. Bir kentteki Avukatlar kendi görüşleri doğrultusunda hareket etme adına yeni bir Baro kurabilecek. Hukuk sisteminde içinden çıkılması zor olaylar yaşanabilecek!
Bu ülkede, Medya kuruluşlarını süreç içerisinde böldüler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti içerisinden farklı Gazeteciler Cemiyetleri çıkardılar. Şu anda benim bildiğim kadarı ile gazeteciler üç ayrı grup içerisinde örgütlerde yerlerini almış durumda.
Önce İşçi sendikalarını bölerek işe başlandığı günleri anımsıyorum. Ardından; Eğitim sendikaları, Sağlık sendikaları, kısacası Memur sendikaları ile bölünme olayları devam etti.
Her iktidar döneminde; siyasi hükümete yakın olan Sendikaların üyeleri rahat yaşarken, diğer sendika üyeleri sıkıntı içerisinde çalıştılar!
Bir ülkede; İşveren Sendikası karşısında, İşçi sendikası olmalı. Oysa; İşveren sendikası Bir kurum olarak çalışırken, İşçi sendikalarının sayıları ise sayamıyoruz!
Böl-Parçala ve Yönet, sisteminin uygulanması ile belli kesim varlıklarını artırırken, halkın çoğunluğu yaşama standartlarının altındaki ekonomik gelirle hayatta kalma uğraşı verirler.
Türkiye’nin bugünlerdeki gündemi; Koronavirüs salgınına nasıl çözüm bulunacağı, başta Suriye olmak üzere yabancı ülke topraklarına “Barış-huzur getirme” adına gönderdiğimiz askerlerimizin “Şehit” verilmemesi, yaklaşık 7 yıldır ülkemizde konuk ettiğimiz Suriyelilerin ne zaman ülkelerine gönderileceği ve onlara yapılan masrafların kendi vatandaşlarımıza sağlanabilmesi, halkın sağlıklı yaşaması, işsiz Üniversite gençlerimizin işe yerleştirilmeleri olmalıdır.
Oysa bugünlerde siyasi iktidarın bugünlerdeki gündemine baktığımızda; Çoklu Baro sistemi, Ayasofya Cami’sinin ibadete açılıp açılmayacağı, sokakta maskesiz dolaşanlara verilen para cezası, Sosyal Medya hesapları üzerindeki incelemeler, Atatürk Orman çiftliği arsalarının daraltılması ve benzeri gelişmeleri görmekteyiz.
Allah aşkına, Mart ayında okullar tatil edildi, çocuklarımız aylarca okula gitmeden bir üst sınıfa geçti. Ekran eğitimleri ayrıca bir eleştiri konusu.
Halkımız, TBMM’ne gönderdikleri Vekilleri; Birlik olarak dünyaya meydan okumak için gönderdi, bölünmemizi sağlamak için değil!... Saygılarımla…
