04 Mayıs, 2024, Cumartesi
DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Tepki ve cezalara alıştık!

Bir halk deyimi vardır; “Adın çıkacağına, canın çıksın daha iyi!...”diye söylenir.

Bugünkü yazacaklarımı okudukları gibi anlayanlar, anlamak istemedikleri gibi okuyanlar veya okuduklarından bir anlam çıkaramayanlar tarafından tepki alacağımı önceden algılıyorum.

Bir ülkenin vatandaşları; huzur, güven, barış ve ekonomik olarak yeterli gelir ortamında yaşıyorsa, kendinizi korumanız için çevrenizde “koruma görevlisi” gezdirmenize gerek kalmaz!

Seçimlerde sandığa gidip tercihini yapan vatandaşlar, yerelde veya merkezi yönetimde kendileri için önem verdikleri adayın iktidar olmasına olur verdiklerini kabul ediyoruz. 

YSK’nın kabul edip onayladığı, vatandaşların oyları ile yönetimin başına gelenlerin seçildikten sonra halkın arasında serbestçe dolaşamamış olması, üstelik birkaç korumayı yanında gezdirmesi olayını anlamaya çalışıyorum.

Halkın tercihi ile seçilmiş bir Başkan, görevine başlamasının ardından halkın arasına korumaları ile birlikte gelmesini garipsiyorum!..

Cumhurbaşkanı emekliler için bir kez geçerli olmak üzere 5 bin Tl. ödeme yapılacağını, ancak emekliler arasında “çalışanların” bu ödemelerden yararlanamayacağını açıkladı.

Emeklilere yapılacak olan artışların bütçeyi zorladığı yönünde iktidar tarafından bazı isimlerin de değişik açıklamalar yaptığını duyuyoruz.

Bir vatandaş; 30-40 yıl boyunca aylık olarak sigortasını ödedikten sonra emekli olurken, ödediği primlerin devlet hazinesine ne kadar para ödediğini hesaplayan var mı!?

Hayatının yarısından fazlasını sigorta primi ödeyip, çalışarak  geçirmiş bir vatandaşımızın emekliye ayrılmasının ardından “Hiç!” sayılırcasına unutulmaya çalışılması anlaşılır gibi değil!

Ayrıca; emekli olduktan sonra çalışarak Sigorta primi ödeyen vatandaşların hazineye gelir getirdiği unutulmamalıdır.

Çalışan emeklilerin her ay ödedikleri sigorta primleri, bu ülkenin yöneticileri için “hazineye katkı” yönünde neden değerlendirilmiyor.

Emekli çalışıyor, sigorta primini ödüyor ama; sağlık hizmetlerinden yararlanırken “Emekli vatandaş” sıfatı ile işlem görüyor.

Emekli olduktan sonra, sigortalı olarak çalışan vatandaşların, devlet hazinesine vergi vi primini ödeyerek çalışması mı “suç” sayılıyor!?

Emeklilerin devlet hazinesine “yük” olduğunu söyleyenlere sormak isterim: “Geçiş garantili oto yol, köprü ve tünellere” ödediğiniz paraları hazinenin hangi gelirinden ödüyorsunuz?

Ayrıca banka hesaplarında “KKM” için paraları olanlar için dolar bazında ödediğiniz paranın hangi gelirlerden ödendiğini merak ediyorum!

Gelelim asıl konumuza ve yazımın başlığına…Yaşadığım kentte deprem sonrası 100’ün üzerindeki Caminin hizmet veremez olduğunu öğrendim.

Camilerin şu anda hizmet verip vermemesi olayı değil, bu camilerde görevli “İmam-Hatip” olarak görev yapanların, depremin ardından 7 ay geçmiş olmasına rağmen: görevlerini yapmadıkları halde maaşlarını aldıkları olayı yaşanıyor.

Bir Cami İmamının 20 bin liranın üzerinde, yani emekli maaşının iki buçuk katında aylık geliri olurken,

bu insan  görevli olduğu cami de hizmet vermesi gerekirken; “ezan okunurken bile” evinde oturuyor.

İzinli olmadığı halde, hafta sonrası “ailesi ile piknik yapan” bir Cami İmamı’nın ay sonunda emeklilerin üç katı maaş almaları zoruma gidiyor!

Bana tepki göstereceksiniz sezinliyorum.

Ama; Camideki din görevlisi evinde otururken, Öğle veya İkindi namazı okunurken “Ezan sesini duyduğunda” motosikletine binerek yola çıkıyorsa…

En önemlisi de; apartman binasına girerken, motosikletinden indiğinde komşu esnafa selam bile vermiyorsa, böylesi  davranışlar “İnsanları; dinden-imandan  uzaklaştırır!..”

Yazımın sonunda, Usta Yazar Aziz Nesin’in sözlerine tepki gösterenlerin, yıllar öncesindeki tahminlerine saygı göstermelerini beklerken, o değerli yazarımızı saygı ile anıyorum…
 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar