29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3718
EURO34.9866
ALTIN2325.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Tatlı konuşsanız, diliniz mi kırılır!?

Salgın nedeniyle birbirleriyle sohbet etmeyi özleyen insanlar, sosyalleşebilmek için bir araya geldiklerinde çekinmeye başlar oldular.

Sokakta yürüyorsun, yanından geçen bir aracın altında kalmaktan son anda kurtulabiliyorsun. Sürücü oralı bile olmuyor, üstelik yayayı suçluyor, hatta kavga bile çıkabiliyor.

Kaldırımda yürüyorsun, arkadan gelen elektrikli bisikletin altında kalabilme riski taşıyorsun.

Yolu karşıya geçmeye çalışıyorsun, yaya yoluna parkeden araçların arkasından geçmeye çalıştığın anda karşıdan gelen bir araç hızını bile azaltmadan kornaya bastığı yetmiyor gibi. Bir de “kör müsün be adam!”diye bağırıyor.

Eve geliyorsun, televizyonu açıp açmamak için aklını yokluyorsun. Yemek programlarını izliyorsun, hayatında yemediğin ve yiyebilmen olası olmayan yiyeceklerle karşılaşıp, yutkunuyorsun. Ya çocuklar onları gördüklerinde neler düşünebilecekleri aklına geliyor.

Dizi film açıyorsun, ahlak kurallarının hiçe sayılmasını bir kenara bıraktık, şiddet, kavga, patlayan silahlar ekranda izlerken kanın donuyor.

Tartışma programlarını açıyorsun, konuşmacıların sıfatlarını alt yazıda okuyorsun, bir de konuştuklarını ve iddialarını dinlediğinde yaşadıkların karşısında şaşırıyorsun.

Yaşanan sosyal ve ekonomik gerçekler, salgınla mücadele ve siyasal gelişmelerle ilgili tartışma olayları ile ilgili konuşulanların hangi ülkede olduğunu merak ediyorsun.

Yaşadığın ülkedeki olaylar öylesine farklı anlatılıyor ki, cadde ve sokaklarda görüp yaşadıklarında kendini sorgulamaya başlıyorsun.

Haber bültenlerini açıyorsun, bir kanal farklı, başka kanal farklı yorumlarla olayları anlatıyor.

Televizyon ekranlarında tek doğru olanlar ise siyasilerin veya ülke yönetimindeki kişilerin kendi ağzından duyduklarınız oluyor. Onları dinliyorsun, ağızlarının içindeki dilden sert sözler çıktığını izlediğinizde aklınız karışıyor; “tatlı sözler konuşsanız, diliniz mi kırılır!?”diye tepki gösteriyorsunuz.

Özellikle ülkeyi yönetenlerin kavgaya davetiye çıkaran sözleri, tepkisel davranışları, gözlerini ayırarak insanlara tepeden bakarcasına yaşanan olumsuzluklarla ilgili vatandaşı suçlayıcı sözcükler kullanmalarına bir anlam vermeye çalışıyorsun.

Ülkede huzur ve barışın sağlanmasından sorumlu olarak bilinen “İçişleri Bakanı”nın barış ve huzuru bozacak sözcükler kullanması, hele de terör örgütleri ile ilgili net rakamlar vermesi insanların aklını karıştırıyor.

Dağlarda barınan terörist sayısını net rakamla veren İçişleri Bakanı Soylu’nun, onların isimleri bile bildiğini düşünmeye başlıyor izleyenler.

Ülkedeki ekonomik yaşamı düzeltmek ve sosyal yönden insanları mutlu edebilmek için uğraşması gereken iktidar yöneticilerinin işi muhalefete söz yetiştirmek olmamalı.

Özellikle devlet yönetiminin önemli kademelerinde bulunanlar halkın karşısında veya TV ekranlarında konuşurken, dillerini yumuşatmalı, sert sözlerden kaçınmaları ki, insanlar kendilerindeki yaşama stresini atarak, aile içindeki şiddet ile toplum içerisinde barışık yaşamayı tercih edebilsinler…

Bir halk deyimi vardır; “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır!”diye. Sanırım ülkeyi yönetenler yemekten sonra tatlı yerine, isot biberi yiyorlar…..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar