20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2498.1
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Tatlı dil…

Yıllardır ülkemizdeki seçim öncesi aylardan başlamak üzere, sandığa gidilen güne kadar siyasetteki kullanılan dilin sözleri insanları çılgına çeviriyor, hoş olmayan olumsuz olaylar yaşanıyordu.

Halkın ekonomik anlamda yaşama savaşında olduğu, bitkin, yorgun, tepkisiz, biatcı durumda yaşar hale getirildiği süreçten yararlanmak isteyenler gülüyor, ancak halk sadece sabır ediyordu.

Ülkedeki sosyal yaşamdaki olumsuzluklar, yaşanan çirkin olaylar unutturulmaya çalışılıyor, özellikle kadın cinayetleri ile küçük çocuklara yönelik cinsel istismarlar gün geçtikçe artış gösteriyordu.

Özellikle cinsel istismarlarla ilgili “yayın yasakları” getiriliyor, görevli polisler tarafından medya çalışanlarına imza karşılığı bu yasaklar bildiriliyordu.

Bu arada ekonomik yaşamın verdiği sıkıntılar nedeniyle boşanma olaylarında artışlar yaşanmaya başlarken, doğum olaylarında azalmalar gözden kaçmıyordu.

Ülkeyi yönetenler halkın bu olumsuz olayları karşısında, komşu ülkelerle ve dünyanın Jandarması konumundaki devletlerle zıtlaşıyor, krizler birbirinin ardından gelmeye başlıyordu.

Bu arada özellikle Suriye’den ülkemize gelen “sığınmacı” konumundaki Savaş mağdurlarının sayıları gün geçtikçe artıyor, bazı bölgelerde savaştan kaçıp gelen Suriye’lilerin olumsuz olaylara karıştıkları ise yine medyada gündeme getirilmemesi isteniyordu.

Topraklarımızda yetişen ürünlere gerektiği gibi destek verilmeyip, yabancı ülkelerden ürünler alınarak halkın tüketimine sunuluyordu.

Tüm bu olumsuz olaylar yaşanırken, ülkeyi yönetenler tv ekranlarına çıkıyor; “Dış güçler” diyerek halkın tepkilerini durdurmak istiyorlardı.

Sebze ve meyve fiyatlarındaki artışlar karşısında “Hal mafyası” sözleri kullanılıyor, ekonomik alanda başarısızlıklarını kabul etmedikleri gibi, olayları terör veya başka yönlere çekmeye çalışıyorlardı.

Yıllarca böyle sürüp gitti, seçimler yapıldı; her zamanki sloganlar ve konuşmalar halkın karşısında söylenmeye devam edildi. İktidarda olmalarına rağmen muhalefetin söylemesi gereken konuşmalar yapılırken, halk olayları izliyordu.

Yapamadıkları hizmetleri farklı yönlerde ve farklı güçlerin üzerine atmak, her seçim öncesi komşu ülkelerdeki topraklara çeşitli nedenlerle asker göndermek, askerlerimizin şehit olması, terörle mücadele edildiği nedenleri ileri sürüp, kendilerinden olmayanlara suçlayıcı dil kullanmak, bazı kişileri dışlamak, siyasi yönetici konumundaki kişilerin insanlara tepeden bakmaları, yandaşlık ve benzeri yaşananlar günün birinde patlak verdi.

31 Mart yerel seçimlerinde yıllardır yönetimde olan siyasi partilerin Başkanları değiştirildi.  İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri yenilendi. Seçim öncesi kullanılan siyasi dile bakıyoruz, halkımız böylesi bir dili kabul etmiyordu.

Somut sözlerle konuşmak, yanlış sözler kullandıklarının farkına varamayan siyasilere halk bir dest vermenin zamanı geldiğini anımsatmak istedi ve bunu 23 haziran Pazar günü gösterdi.

Şimdi bakıyoruz, tepeden tırnağa siyasilerin kullandıkları siyasi dil oldukça sevindirici, güzel ve ülkemizin geleceği açısından halkın beklediği sözler duymaktayız.

Allah aşkına böyle tatlı bir diliniz vardı da, neden kullanmıyordunuz? Bugünlerde siyasilerin kullandıkları dilin sürmesi halinde “topyekün” ekonomik krizin de siyasi krizinde üstesinden geliriz.  Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar