26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5468
EURO34.9721
ALTIN2439.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Taşlar ve Yaşlar…

Bir türkümüzün ilk dizelerini anımsıyorum; “Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak!..”

Ankara’nın taşları ile gözlerimizin yaşları henüz bir üzücü olayın üzerinden bir ay bile geçmeden yeniden dökülmeye başladı.

Yaşanan olaylara şöyle bir baktığımızda, Ankara denildiğinde insan birkaç kez düşünmek zorunda kalıyor.

Doğu ve Güney doğu illerimizdeki olayları izliyoruz, İstanbul, İzmir, Mersin ve diğer illerimizde yaşanan üzücü olaylara bakıyoruz. Ankara denildiğinde ülkemizin odak noktası, yönetimin başının bulunduğu Başkentimizde böylesi olayların üzerinden bir ay bile geçmeden diğerinin yaşanması daha çok kaygı veriyor insanların yüreğine.

İnsanların bazı anlardaki tepkileri, şu veya bu şekilde yaşandığında birileri çıkıp farklı yorumlar getirerek, bir sıfat takabildiği ülkemizde, ülkenin başkentinde patlatılan bombalar, yaşama veda eden canların gitmesinde birilerinin çıkıp en ince ayrıntılarına kadar önlemlerin nasıl alınacağını hesap edemez mi?

Diyarbakır Sur’da verilen şehit cenazeleri, diğer bölgelerde yaşanan olaylara baktığımızda yurdumuzun bazı bölgelerinde neler oluyor diye kendimizi sorguluyoruz.

Ülkenin başında bulunanlar, yani yönetim kadrosunun üst düzeylerinde bulunanlar, güvenliğin korunması açısından görevli ve sorumlu olanlar her yaşanan üzücü olayın ardından terör olaylarını kınamanın yanında, bu tür önlemlerin en ince ayrıntılarına kadar nasıl alınabileceğini düşünebilseler daha sağlıklı ve yaşanabilir bir ülke haline geleceğiz.

Kaygılıyız, insanlar kaygılar içerisinde yaşamaya başladı. Komşu ülkelerimizde yaşanan olayları izlediğimizde yaptığımız yorumlara karşı, bizim ülkemizde yaşananları da o ülkelerdeki insanların nasıl yorumladıklarını düşünmemiz gerekiyor.

Son Ankara olayında 37 can gitti, bu canların çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu öğreniyoruz. Üniversite sınavı günü yaşanan bu olayı anımsadığımızda, böylesi bir günde güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde olması gerekiyordu.

Yabancı ülkelerdeki insanların gözü ile baktığımızda, Türkiye’nin başkentinde yaşanan bombalı saldırıların sadece insanların canlarına değil, ülke yönetiminin bulunduğu yöneticilere karşı yapıldığı düşünülmelidir.

Acılarla ve ölümlerle yaşamaya alışmamız  gerektiği söyleniyor ama, acıların ve ölümlerin de en aza indirilebilmesi için, ülkeyi yönetmek için bulundukları koltuklarda oturanlar çözüm yollarını bulmaları gerekir.

Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan mültecilerin yaşantılarını ve sığınmak istedikleri ülkelerdeki sefaletini izliyoruz. Ülke olarak Suriyeli mültecilere kucak açtık, onların sağlıklı yaşamaları için bir takım gelişmeler sağladık.

Bizim ülkemizde yaşanabilecek olası bir olayın ardından bizim insanlarımızın gidebileceği herhangi bir komşu ülke tahmin edemiyorum. Kavgalı olduğumuz komşu ülkelerimiz bizim insanlarımızı kabul etmeyecekleri gibi, bizim insanlarımız vatan topraklarında ölümüne savaşır ama sığınmayı aklına getirmez.

Durum böyle olunca da ülkemizde yaşatılmak istenilen “iç savaş” olaylarının bir göstergesi halindeki bu olayların oluş biçimlerini ülkemizi yönetenlerin iyi okumalarının halkımız adına zorunlu olduğunu belirtmek isterim.

Ankara olaylarında yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar