Hava aniden soğumaya başladı, gökyüzünden sulu sulu dökülen yağmur damlalarına bir de kar soğuğu eklenince kış mevsimi gelir gibi oldu.
Büroda otururken elinde bir poşetle yanıma gelen arkadaşım, bir kilo tarhana almıştı. Bir bardak çay söylememi ve çay ile tarhananın iyi gideceğini söyledi.
Merak etmiştim, tarhananın nasıl yapıldığını sorduğumda, arkadaşım anlatmaya başladı.
İncecik, gazete kağıdı gibiydi torbadaki tarhana. Yufka ekmeğe benzettim biraz da. Anlaşılan iyice tepeleyip ezmişler, güneşte de kurutmuşlardı.
Tarhana; yoğurt, dövme, tuz, su ve kekikten yapılıyormuş. Aslında yaz aylarında iyi olduğu söylense de kış mevsiminin soğuk günlerinde çorbası insanın içini ısıtırmış.
Önce dövme kaynatılır ve haşlanırmış. Kazanın içindeki dövmeyi büyük bir kaşıkla kıvamına getirinceye kadar karıştıracaksın. Su ve tuz ve yoğurt eklenerek karıştırmaya devam edeceksin.
Suyunu iyi vermek gerekiyor, kurutmadan ve dondurmadan iyice karıştırırken, yoğurdunu ve tuzunu da ölçüsüne göre vermek gerekiyormuş
. Ha bir de kekik unutmamak gerekiyor. Hani şu Amanos dağlarının tepelerinden toplayıp getirdiğimiz kekik kurutularak kazanın içine atıp karıştırmaya devam edeceksin.
Belli bir süre sonunda da kazandan çıkarıp bez bir torbaya koyacaksın, ağzını da sıkıca bağlayıp, dövme tanelerinin torbadan kaçmamasına özen göstereceksin. Dövmenin zaten buraya gelinceye kadar tanesi bile kalmamıştır. Torbanın bir ucundan tavana asacaksın, birkaç gün suyunun çekmesini bekleyeceksin.
Suyunun çekilmesinden sonra torbadan çıkarıp, spatula ile bir hazırın üzerine sererken üzerini de iyice bastıracaksın. Sonrasında güneşin altında kurumaya bırakacaksın.
Kurumaya bıraktığınızda arada bir kontrol edip, altını üstüne çevireceksin, hava koşullarına dikkat edip, yağmurda ıslanmamasına dikkat edeceksin. Eğer tarhanayı yağmurda ıslatırsanız, küflenir.
Eğer tarhanayı yağmurda ıslatmamak ve küflenmemesini istiyorsanız, üzerine naylon çadır kurmalısınız diyeceğim ama, tarhananın güneş görmesi gerektiği için bunu yapamazsınız.
Kuruyan tarhanayı serdiğiniz yerden toplayıp, yeni bir torbaya koyarken kırılmamasına özen göstermelisiniz. Çıtır çıtır haliyle hizmetinize hazır, dilediğiniz yemeği yapabileceğiniz, özellikle de çorba olarak lezzetine doyum olmayan tarhananın lezzetini ise emek verip yapanların anladığı söylenir.
Güneşte kurutup, hasıra serdiğiniz, yoğurdunu, kekiğini, tuzunu, dövmesini ve suyunu ölçülerine göre koyduğunuz kazanın içinde karıştırırken kaşığın kazanın içini çizmemesine dikkat edecekmişsiniz. Bunun için de çelik kazan kullanmanın yararı olduğu anlatılır.
Tarhana kurudu, çorbasını yapmak için bu kez kurumuş haliyle tencereye koyup yeniden suyla kaynatmanız gerekecek. Tarhanayı yaparken tuzunu, suyunu eksik etmeden karıştırarak yaparsınız, ikinci kez ise çorbasını yaparken tuzunu, suyunu eksik etmeden karıştırarak yenilmesi hazırlığını yaparsınız.
Tarhanayı hazırlayıp sofraya koyduğunuzda bir de Karakılçık buğdayından bulgur pilayı yaparsanız şu mart ayının yağmurlu ve soğuk günlerinde ne tatlı olur! Kolay gelsin, Afiyet olsun… Saygılarımla…
Büroda otururken elinde bir poşetle yanıma gelen arkadaşım, bir kilo tarhana almıştı. Bir bardak çay söylememi ve çay ile tarhananın iyi gideceğini söyledi.
Merak etmiştim, tarhananın nasıl yapıldığını sorduğumda, arkadaşım anlatmaya başladı.
İncecik, gazete kağıdı gibiydi torbadaki tarhana. Yufka ekmeğe benzettim biraz da. Anlaşılan iyice tepeleyip ezmişler, güneşte de kurutmuşlardı.
Tarhana; yoğurt, dövme, tuz, su ve kekikten yapılıyormuş. Aslında yaz aylarında iyi olduğu söylense de kış mevsiminin soğuk günlerinde çorbası insanın içini ısıtırmış.
Önce dövme kaynatılır ve haşlanırmış. Kazanın içindeki dövmeyi büyük bir kaşıkla kıvamına getirinceye kadar karıştıracaksın. Su ve tuz ve yoğurt eklenerek karıştırmaya devam edeceksin.
Suyunu iyi vermek gerekiyor, kurutmadan ve dondurmadan iyice karıştırırken, yoğurdunu ve tuzunu da ölçüsüne göre vermek gerekiyormuş
. Ha bir de kekik unutmamak gerekiyor. Hani şu Amanos dağlarının tepelerinden toplayıp getirdiğimiz kekik kurutularak kazanın içine atıp karıştırmaya devam edeceksin.
Belli bir süre sonunda da kazandan çıkarıp bez bir torbaya koyacaksın, ağzını da sıkıca bağlayıp, dövme tanelerinin torbadan kaçmamasına özen göstereceksin. Dövmenin zaten buraya gelinceye kadar tanesi bile kalmamıştır. Torbanın bir ucundan tavana asacaksın, birkaç gün suyunun çekmesini bekleyeceksin.
Suyunun çekilmesinden sonra torbadan çıkarıp, spatula ile bir hazırın üzerine sererken üzerini de iyice bastıracaksın. Sonrasında güneşin altında kurumaya bırakacaksın.
Kurumaya bıraktığınızda arada bir kontrol edip, altını üstüne çevireceksin, hava koşullarına dikkat edip, yağmurda ıslanmamasına dikkat edeceksin. Eğer tarhanayı yağmurda ıslatırsanız, küflenir.
Eğer tarhanayı yağmurda ıslatmamak ve küflenmemesini istiyorsanız, üzerine naylon çadır kurmalısınız diyeceğim ama, tarhananın güneş görmesi gerektiği için bunu yapamazsınız.
Kuruyan tarhanayı serdiğiniz yerden toplayıp, yeni bir torbaya koyarken kırılmamasına özen göstermelisiniz. Çıtır çıtır haliyle hizmetinize hazır, dilediğiniz yemeği yapabileceğiniz, özellikle de çorba olarak lezzetine doyum olmayan tarhananın lezzetini ise emek verip yapanların anladığı söylenir.
Güneşte kurutup, hasıra serdiğiniz, yoğurdunu, kekiğini, tuzunu, dövmesini ve suyunu ölçülerine göre koyduğunuz kazanın içinde karıştırırken kaşığın kazanın içini çizmemesine dikkat edecekmişsiniz. Bunun için de çelik kazan kullanmanın yararı olduğu anlatılır.
Tarhana kurudu, çorbasını yapmak için bu kez kurumuş haliyle tencereye koyup yeniden suyla kaynatmanız gerekecek. Tarhanayı yaparken tuzunu, suyunu eksik etmeden karıştırarak yaparsınız, ikinci kez ise çorbasını yaparken tuzunu, suyunu eksik etmeden karıştırarak yenilmesi hazırlığını yaparsınız.
Tarhanayı hazırlayıp sofraya koyduğunuzda bir de Karakılçık buğdayından bulgur pilayı yaparsanız şu mart ayının yağmurlu ve soğuk günlerinde ne tatlı olur! Kolay gelsin, Afiyet olsun… Saygılarımla…
