Okyanus veya denizlerdeki, dere ve ırmaklardaki suyu izlerken, mutlaka aklınızdan bazı duygular geçmiş olmalıdır.
Gökyüzündeki bulutların arasından dökülen yağmur suyunun altında dolaşmak bazılarının hoşuna gider. Bir film sahnesi sırasında yağmur suyuna gereksinim duyulduğunda, “itfaiye aracı” suyu kullanılır.
Bir halk deyimini anımsarsınız; “derinliğini bilmediğin suya girme!”denilir. Atalarımızın sözleri, yani halk hikmetlerinde büyük anlamlar bulunduğunu öğrenmek ve ortaya çıkarabilmek yaşanmış olaylardan ders çıkarma anlamını taşır.
Meslek hayatım süresince değişik olaylara tanık oldum, yaşadım. Bireysellikten uzak, sosyal ve toplumsal olayları gündeme taşımaya, yönetilen halktan yana olmaya özen gösterdim.
Mesleğimi seçerken, “kalemimi satacağıma, kırmayı tercih etme!” görüşü ile yola çıkmıştım.
Siyasal görüşleri savunan bazı kişilerle ters düştüğümüz olaylar oldu. Çünkü; onların savunduğu ve yaşamadığı gibi bir görüşe saplanmak yerine, yaşamam ve yaşatmam gerektiğini ön planda tutmaya çalıştım.
Çıkarcı siyasi kişiliklerdekilerin tepkileri ile karşılaştım. Ama ben doğru bildiğim yolumda ilerlemeyi sürdürdüm. Şu andaki en büyük servetim; her siyasi görüş ve inançlardaki insanlarla rahatlıkla anlaşabiliyor, sohbet edebiliyorum. Bu arada, “Fincancı katırlarını ürküttüklerimi sananlar!” benim kapsama alanıma girmiyor. Beni okuduklarında anlayabilen, yazdıklarımdaki olayın özünü öğrenebilenler ilgilendiriyor!
Yaşadığım olaylardan örnekler vermem gerekirse; Yıllar öncesindeydi. Osmaniye’nin Cebel (Yarpuz)Köyü yolunun asfaltlama işini yüklenen firma, dağ yolunda asfaltın altına çakıl yerine ormanlık araziden çıkardığı toprağı döktüğü ve böylesi bir asfalt yol yapılmasının sağlıksız olabileceği yönünde haber yapmıştım.
Haberi farklı şekilde algılayan, ismini şu anda veremeyeceğim bir kişi; Köyde kendisine göre bazı vatandaşlarla görüşerek; “Gazeteci Mustafa Bardak, köy yolumuzun asfaltlanmasına karşı çıkan haber yapmış! Bu gazeteci terör örgütüne çalışıyor, yolumuz asfalt olursa teröristlerin yakalanması için askerlerimiz daha rahat geleceklerdir. Ama gazeteci köyümüzün yoluna asfalt istemiyor!”diyerek, bir kamyon kasasına bindirdiği bazı Köy sakinleri ile evimin kapısına dayanırlar.
Kamyonla gelenlerin ellerinde; tahra, balta, sopa ve benzeri aletler bulunduğunu komşularım bana anlattılar. O sırada evimizde eşim ve çocuklarım bulunmadığı için, olası bir yanlış davranış gerçekleşmemiş oluyordu. Akşam eve geldiğimde eşimin ve komşuların anlattıkları karşısında güldüm.
Yazdığım haberde, yol ihalesini alan firmanın işini sağlam yapmadığı yönünde iken, Köy sakinlerine farklı anlatılarak evime “baskın!” düzenlenmesi olayı ile haberin özünün anlaşılamamış olmasına doğup, yaşadığım kentim adına üzüldüm.
Böylesi yaşadığım olayların sayılarını çoğaltabilirim. Asıl anlatmak istediğim; Bilgi sahibi olmadan kimseyi suçlu görmemenizdir.
Bu arada; geçtiğimiz günlerde bir esnaf, işyeri ile ilgili olumsuz haber yaptığım için benden gıcık kaptığını söylemiş.
Ne kendisini tanırım, ne işyerini bilirim, ne de bir işyeri ile ilgili olumsuz haberi yapmadığım halde, başkaları ile mi karıştırıyor anlamadım, esnaf bana karşı tepkiliymiş!
Kafama sular dökülüyor, yağmur mu yağıyor yoksa apartmanlardan birileri yola su mu döküyor!?
Ne demek istediğimi anlayıp anlamadığınzı bilemem ama, yine de yazdım!...
Yorum Yazın