29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3923
EURO35.1017
ALTIN2326.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Suya atılan keçe kabarıyor!...

Halk deyiminde ‘keçeyi suya atmak” tümcesini duyanlarınız vardır.


 “İşleri oluruna bırakmak, gelen ağam, giden paşam demek, ele gelen düğün bayram, bana değmeyen yılan bin yaşasın” gibi tümceleri anlatmaya çalışır aslında.


Yaşadığımız kentimizde, Çevremizde, Bölgemizde, ülkemizde, komşu ülkelerde ve dünyanın değişik ülkelerinde yaşanan olayları yazılı basından okuyor, görsel yayından izliyor, sesli basın kanallarından da dinliyorsunuz umarım.


Ülkemizin herhangi bir yerleşim biriminde istenmeyen olaylar yaşanıyor, insanlar katlediliyor, bomba yüklü araçlar aniden canlara kıyıyor. Üniversite gençliği böylesi olaylara tepkisini gösteriyor. Genç bir kızın arkadan iki bacağının arasına bacağı ile darbe vuran başı kapalı bir polis memurunu yaptığı hareketi gazete sütunlarında gördüğünüzde ne gibi bir yorum yapıyorsunuz?


O hareketi yapan, genç kızın arkadan bacaklarına bir bacağı ile hareket eden polis memurunun, kendi kız çocuğuna aynı hareket edilmiş olsa nasıl düşünürdü?


Eyleme karşı, davranış biçimi üstlerinden gelebilir; ancak o polis memuru biber gazını sıkarken, genç kıza yaptığı hareketi düşüncesizce yaparken; kendi çocuğuna aynı hareketi yapılması karşısında nasıl düşüneceğini merak ediyorum. Eğer bu fotoğrafları görenler kendince bir yorum yapmıyorsa, böylesi kişilerin insanlığından kuşku duyarım.


Hürriyet gazetesinde gördüğüm fotoğrafta; Reyhanlı olaylarına tepki için yapılmak istenen basın açıklaması sırasında, başı kapalı bir polis memurunun genç kıza yaptığı bence “cincel tacizdir!” Cumhuriyet Savcılarının bu görüntüyü eylemciyi engellemek değil, “polisin cinsel tacizi” olarak yorumlamasını beklerim.


O genç kız; bir Avukatın, Hakimin, Savcının,  Kaymakamın veya bir polis memurunun kızı olamaz mı? O fotoğrafı bir gazeteci sütununda yayınlamış olsa; bizim savcılarımız; “genç kıza, cinsel taciz davası açabilir mi?”


Öyleyse; o polis memuru görevini mi yapıyor, yoksa üniversite öğrencisine “ cinsel tacizde mi bulunuyor?” bunu sorgulamak gerekiyor.


Nereye gidiyoruz Allah aşkına diyorum!...Huzurlu bir ülke yaşarken, halkın huzurunu kimler kaçırmaya çalışıyor? Neler oluyor? Halkımız ne şekilde susuyor, basınımıza hangi amaçla ‘yayın yasağı’ getiriliyor?  Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençlere armağan ettiği “19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı” etkinlikleri neden daraltılıyor?  Gençlerin Cumhuriyet’e sahip çıkmaları engellenmek mi isteniyor?


Dün kardeşim dediğiniz insana, bugün ‘dikdatör’ diyebiliyorsanız, kardeşim diyerek eşinizle birlikte oturup yemek yediğiniz insanın ölümü için emperyalistlerin akıllarına uyup sizde ‘ölüm fermanına destek veriyorsanız” üstelik bir ülkenin de yönetimin başındaysanız, size ne demeli?


Çocukların küfürleri büyüklerince affedilir, gençlerin küfürleri ise incelendikten sonra; affedilebilir. Yetişkinlerin ve büyüklerin, hele de devlet büyüklerinin sözleri tarihlere geçtiği gibi, sözleri yazan gazeteler affetse bile okuyan halk bunu yıllar geçse de affetmez…


Ayrımcılık yaparak bir yerlere varılamaz. Madem ki ‘Barış süreci’ndeyiz, o halde bazı olayların oluşması için ayrımcılık niye? Madem ki bu topraklarda; camilerde, cenazelerde, düğünlerde beraberiz; dün de kurtuluş savaşında birlikte olduğumuzu anımsarsak, bu kör kavganın altında yatan emperyalistlerin oyunlarına gelmememiz gerektiğini biraz olsun düşünsek ne olur? Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar