Yaşanan ve gelişen olaylar karşısında seyirci olmak, duyarsız kalmak ve susmanın “olayları onaylamak” gibi bir yorumun yerinde söylendiği düşünülebilir.
Aslında düşünülmesinden öte, doğrulamak daha olasıdır diyebilirim. Olaylar basında izlenir, dinlenir veya okunur. Her ne şekilde olursa olsun basının iletişim hizmetlerinden birinde öğrendiğiniz olaylarla ilgili olarak tepkilerinizi olumlu veya olumsu şekilde anlatmak duyarlı vatandaşlık örneği olarak tanımlanır.
Çalıştığınız işyerinizde haksızlığa uğradığınızda yönetimin başındakine tepki gösteremiyorsanız, haksızlıklar karşısında susmayı yeğliyorsanız eğer; “O çalıştığınız yerde sizin de bir kusurunuz olmalı veya zor bulduğunuzu sandığınız işinizi kaybetmek istemeyişinizden olabilir”diye düşünüyorum.
Yazımın başındaki bu girişlerin anlayabilen, anlamak isteyenlere örnekleme olması açısından sütunlarımdaki olayları geliştirmek istiyorum.
Bu noktadan sonra yazacaklarımı farklı yönlere çekmek yerine, akıl süzgeçlerinden geçirmeden bana tepki gösterenlerin tepkilerine şu andan itibaren yanıt bile vermeyeceğimi vurgulamak isterim. Yazdıklarım olayların neleri anlatmaya çalıştığını, neyi anlatmaya çalıştığımı anlamayanlarla da tartışmaya girmem.
Gelelim asıl anlatmak istediğim olaya. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Devlet oluşumunda isimlendirdiği “Milli Eğitim” ve Atatürk’ün eğitim ile öğretime verdiği önem ve “Harf Devrimi”ni de anımsayın.
Diplomasında Atatürk’ün kurduğu T.C. yazısı bulunan, okullarını bitirinceye ve o makama gelince kadar ‘susmayı yeğleyen” bir Milli Eğitim Şube Müdürü’nün sosyal medyadaki paylaşımlarına karşı ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ (ADD) Genel Merkezi başta olmak üzere, Osmaniye ADD ne gibi tepki gösterdi?
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), eğer adına yaraşır bir dernek konumunda hizmet vermeyi amaçlamışsa, buyursunlar son günlerdeki gelişen olaylar karşısında susmak yerine, konuşsunlar!
Bursa ili İnegöl Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Karaaslan (Bir de Atatürk’ün ön adını taşıyor) Sosyal paylaşım sitesinde Atatürk’ün fotoğrafının yanına yazılı olan “ Sıcak diye Oruç’u bırakmayın Burası daha sıcak” yazısı ve altında da Atatürk’ün imzası ile takipçileriyle paylaşım yaptı(!)
Bu mesajın Milli Eğitim’de görevli birinden gelmesinin ve bu günlerde sosyal paylaşım sitesinde paylaşılmasının nedenleri düşündürdü beni.
En çok ta, Atatürk’e yapılan böylesi bir eylem karşısında Osmaniye Atatürkçü Düşünce Derneği Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin sessiz kalması üzdü beni.
Osmaniye’de “Atatürk” adı ile dernek kurarak basın mensuplarını bile genel kurullarına davet etmeyen ADD Şubesi yönetimi, Atatürk’ün adını kullanarak konuşan CHP İl veya ilçe yönetimleri, yaşanan bu olaylar karşısında neler düşünüyorsunuz? Tepkiniz yok mu? Ya da olaylardan haberiniz olmayacak kadar Atatürk’ü sadece dillerinizde mi severek yaşayanlardasınız?
Osmaniye ADD, bu yazım üzerine belki (!) bir basın açıklaması ile olaya tepki gösterir diye düşünüyorum.
Onlar kendi bildiklerine göre hareket etmeyi hüner sanarcasına bazı olayları görmezden gelircesine hatta, “yeniden kazanma adına” davalık oldukları ile iyi ilişkilerini yeniden canlandırmayı tercih edenlerin sözlerini de anımsıyorum.
Kırıp dökmeden, böylesi olaylar karşısında dik duruş göstermenin gerektine inanıyorum. Saygılarımla…
Aslında düşünülmesinden öte, doğrulamak daha olasıdır diyebilirim. Olaylar basında izlenir, dinlenir veya okunur. Her ne şekilde olursa olsun basının iletişim hizmetlerinden birinde öğrendiğiniz olaylarla ilgili olarak tepkilerinizi olumlu veya olumsu şekilde anlatmak duyarlı vatandaşlık örneği olarak tanımlanır.
Çalıştığınız işyerinizde haksızlığa uğradığınızda yönetimin başındakine tepki gösteremiyorsanız, haksızlıklar karşısında susmayı yeğliyorsanız eğer; “O çalıştığınız yerde sizin de bir kusurunuz olmalı veya zor bulduğunuzu sandığınız işinizi kaybetmek istemeyişinizden olabilir”diye düşünüyorum.
Yazımın başındaki bu girişlerin anlayabilen, anlamak isteyenlere örnekleme olması açısından sütunlarımdaki olayları geliştirmek istiyorum.
Bu noktadan sonra yazacaklarımı farklı yönlere çekmek yerine, akıl süzgeçlerinden geçirmeden bana tepki gösterenlerin tepkilerine şu andan itibaren yanıt bile vermeyeceğimi vurgulamak isterim. Yazdıklarım olayların neleri anlatmaya çalıştığını, neyi anlatmaya çalıştığımı anlamayanlarla da tartışmaya girmem.
Gelelim asıl anlatmak istediğim olaya. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Devlet oluşumunda isimlendirdiği “Milli Eğitim” ve Atatürk’ün eğitim ile öğretime verdiği önem ve “Harf Devrimi”ni de anımsayın.
Diplomasında Atatürk’ün kurduğu T.C. yazısı bulunan, okullarını bitirinceye ve o makama gelince kadar ‘susmayı yeğleyen” bir Milli Eğitim Şube Müdürü’nün sosyal medyadaki paylaşımlarına karşı ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ (ADD) Genel Merkezi başta olmak üzere, Osmaniye ADD ne gibi tepki gösterdi?
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), eğer adına yaraşır bir dernek konumunda hizmet vermeyi amaçlamışsa, buyursunlar son günlerdeki gelişen olaylar karşısında susmak yerine, konuşsunlar!
Bursa ili İnegöl Milli Eğitim Şube Müdürü Mustafa Karaaslan (Bir de Atatürk’ün ön adını taşıyor) Sosyal paylaşım sitesinde Atatürk’ün fotoğrafının yanına yazılı olan “ Sıcak diye Oruç’u bırakmayın Burası daha sıcak” yazısı ve altında da Atatürk’ün imzası ile takipçileriyle paylaşım yaptı(!)
Bu mesajın Milli Eğitim’de görevli birinden gelmesinin ve bu günlerde sosyal paylaşım sitesinde paylaşılmasının nedenleri düşündürdü beni.
En çok ta, Atatürk’e yapılan böylesi bir eylem karşısında Osmaniye Atatürkçü Düşünce Derneği Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin sessiz kalması üzdü beni.
Osmaniye’de “Atatürk” adı ile dernek kurarak basın mensuplarını bile genel kurullarına davet etmeyen ADD Şubesi yönetimi, Atatürk’ün adını kullanarak konuşan CHP İl veya ilçe yönetimleri, yaşanan bu olaylar karşısında neler düşünüyorsunuz? Tepkiniz yok mu? Ya da olaylardan haberiniz olmayacak kadar Atatürk’ü sadece dillerinizde mi severek yaşayanlardasınız?
Osmaniye ADD, bu yazım üzerine belki (!) bir basın açıklaması ile olaya tepki gösterir diye düşünüyorum.
Onlar kendi bildiklerine göre hareket etmeyi hüner sanarcasına bazı olayları görmezden gelircesine hatta, “yeniden kazanma adına” davalık oldukları ile iyi ilişkilerini yeniden canlandırmayı tercih edenlerin sözlerini de anımsıyorum.
Kırıp dökmeden, böylesi olaylar karşısında dik duruş göstermenin gerektine inanıyorum. Saygılarımla…
