29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3822
EURO35.0188
ALTIN2325.8
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Susa(n)dık…

Canlıların yaşama kaynağı olan su için dünyanın dört bir yanında insanlar, petrol savaşlarının yerini “su savaşları”na çevirmiş durumdu.

Susamak kadar önemli gereksinim düşünemiyorum. Bir de su sanma olayını aklıma getiriyorum. 

Bugünlerde kendilerini yönetici olarak gördüklerimiz, halkı susatmakla uğraşırken, halkımız da  o yöneticileri “su sandıklarını” söylemeye başlar oldular.

Su olarak içtiğiniz farklı bir içecek olursa işte o zaman yaşamsal anlamda sıkıntı yaşamaya başlarsınız ve hastanelik olabilirsiniz.

Kendi becerilerinin bir işe yaramadığını göremeyen yöneticiler, çevresindeki başka olaylara insanların yönlerini çevirme yöntemlerini denemeye başlarlar.

İnsanların en ince noktası inançlar üzerinden kullandıkları sözlerle koltuklarına oturanlar, günün birinde, Nasrettin Hoca’nın dediği gibi; “Marifet Kavukta ise, buyur sen giy de görelim!” olayı ile karşı karşıya gelebilirler.

Toplumun inançlarını kullanmak değil, yaşamakla halkı yönetmenin daha akılcı ve doğru olabileceğini düşünüyorum.

Bir de İslam dinine göre “Tevekkül etmek” vardır. Günümüzdeki toplumu yönetenlerin karmaşık uygulamaları veya yandaşlarına para kazanma hırsları nedeniyle yaşanan olumsuz olaylar ile, buraya gelinceye kadar kullandıkları “inanç sömürücülüğü yaptıkları sözler” arasında “tevekkül” konusunda bilgi sahibi olmadıkları ortaya çıkıyor gibi…

Henüz 2019 yılını geride bırakmadık ama 9 aylık süre içerisinde Türkiye’de  7 bin 440 adet futbol sahası kadar ormanın yandığı bilgisini alıyoruz.

Toplam 5 bin 469 hektar alan  orman yangınlarında zarar görürken, bu yangınların sadece piknik yapılması sırasındaki ateşin söndürülmemesinden mi, yoksa ormanlık alanda “arazi açılması” için mi çıkarılıp çıkarılmadığı olayı sanırım yetkili ve ilgililer tarafından araştırılmıştır.

Orman arazilerinin kullanılma hakkı, bu araziler üzerinde değişik işletmeler açma konusunda yapılan ihaleler neticesinde, ihaleyi alan kişinin ömrünün yetmeyeceği yıllarda kiralanırken; bu kiralama olaylarının kimlere verildiği de önemli!

Orman yangınlarını bir kenara bırakıp, Okul ve diğer kamu kurum inşaatlarına bakalım.

İstanbul’daki 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından  hasar gören 29 okul eğitim-öğretime kapatıldı. Tüm bu okullarımızda okuyan ve başka okullara yerleştirilecek olan öğrenci sayısı ile öğretmenlerimizin rakamını hesap edebiliyor musunuz!?

Kamu kurumlarının ihalesi sonucu binaları yapan firmalara gerekli incelemeler yapılsa idi, raporları verenlerin “kayırma” gibi olayları olmamış olsaydı, deprem sonrası hasarlı okul veya kamu binası sayısı bu kadar olabilir miydi!?

Osmaniye’mize dönelim isterseniz. Şu anda hizmet vermekte olan Ağız ve Diş Hastanesi kaç yılda tamamlandı? Benim bildiğim kadar 4 ayrı yüklenici firma el değişikliği yapıldı. Osmaniye Belediye hizmet binasının yağmurlu günlerde sızıntı yaşadığı ve koridorlara kova konulduğuna tanık olmuşumdur.

Okullarımızla ilgili; şu anda bazı okullarımız Çardak köyü yolu üzerindeki Güney çevre yolu üzerindeki alana yapıldı.

Gökbekirler olarak bilinen bu yöreden deprem fay hattının geçtiğini ve burada uzmanlar tarafından yıllar öncesinde kazı çalışmaları yaptığını sanırım yetkililer bilirler.

Depremi beklemeden, önlemini almak “inançları kullanarak koltukta kalmaktan” daha “inançlı insan olmaktır”diyorum. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar