29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3923
EURO35.1017
ALTIN2326.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sudan bahaneler!

Suyun bol olduğu topraklarda yeşillik eksik olmaz. Susuz geçen günlerde kuraklık olasılığına karşı önlemler alınması önerilir.

Suyunun şakası olmaz, suya yazı yazılamaz, susuz geçen günlerin yaşanılmaması istenir.

Sudan’da susuzluk çeken halk için Türkiye’den giden yardımseverlerin, su kuyuları açtıkları ve bu ülkede su kuyuları açılabilmesi için yardım paraları topladıklarına tanık olmuşsunuzdur.

İç Anadolu bölgesi başta olmak üzere Anadolu’nun bir çok bölgesinde kış aylarının kurak geçmesi nedeniyle, insanlar kar veya yağmur beklentisi içerisindeydi.

Konya ovasındaki toprakların ve obrukların görüntüleri tv haber bültenlerinde yayınlanıyordu. Başta İstanbul olmak üzere barajlarda su seviyesinin düştüğü, kar ve yağmurların beklendiği yönünde uzmanlar uyarılarda bulunuyordu.

6 Şubat sabahı yaşanan iki büyük deprem, ardından öğle saatlerindeki üçüncü sarsıntı, binaları yıkıp, canları toprak altında kaybederken bazı bölgelerde sağanak yağış yaşanıyordu.

Karlı bölgelerde meydana gelen “çığ düşmesi” olayı, deprem fay hattı üzerindeki yerleşim yerlerinin sarsıntılar sonunda yıkılması, can ve mal kayıplarının meydana gelmesi, özellikle dere yataklarına yapılan binaların sel baskınları ile hasar görmesi gibi üzücü olaylar yaşanmasına tanık olmaktayız.

Tüm bu olumsuzlukların yaşanmaması dileklerimiz bile olsa, bir de aklın ve bilimin gerçekleri ile hareket ederek, felaketler yaşansa bile en az can ve mal kaybının olabilmesi yönünde gereken önlemlerin alınmasını yadsıyamayız.

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa ve Malatya’da yaşanan sel felaketinde yine canlar gitti. Daha önceleri ülkenin değişik bölgelerindeki sel felaketleri sonunda yaşanan olumsuzlukları inceleyip, neden, niçin ve çözüm yollarını arayıp uygulanmış olunsaydı,  zarar böyle olabilir miydi?

Dere ve Çay yataklarına yapılan binaların günün birinde sel baskınları ile karşılaşabileceği gerçeğini neden aklımızdan çıkarıyoruz? “Su akar ve yolunu bulur!”diye bir halk deyimini neden gözardı ediyoruz?

Malatya’da konteynırda yaşayan depremzede ailenin, sel suları ile hayatlarının sonlandığı olayını iyi araştırmak gerek. Bu konteynerler konuşlanırken çay veya dere yatağı olduğu araştırılıp araştırılmadığı merak ediliyor.

Şanlıurfa’daki sel sularının kentte nasıl olumsuz etki oluşturduğu, İskenderun ilçesinde çadırlarda yaşayan depremzedelerin çamur içerisinde kalmaları olaylarını izliyoruz.

Aklın ve bilimin gerektirdiği yollardan gidilerek yapılacak olan çalışmalar sonunda, zararın en az olabileceğini neden düşünemiyoruz!?

Doğanın canlılar için bağışladığı yeryüzünün karnını deşen insanoğlu, kendi geleceğini yine kendisi hazırlarken, aklını başka konularda kullandığı zaman bunlar yaşanabiliyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar