Olumsuz olayların yaşanmasının ardından, sorumlular ve suçluların kimler olduğu yönünde bir araştırma başlar.
Olumlu olayların yaşanması ile birlikte, kendilerini ortaya koyanlar, övgü dolu sözcükler dizenler, kendilerine katkıda bulunanların isimleri ile birlikte ballandıra ballandıra konuşanları görürüz.
Olumlu olaylardaki isim veya isimler belli olurken, olumsuz olaylarda neden kişi ya da kişiler üzerinden önyargılı, tahmini ve iddialı sözcükler kullanılarak günlerce, hatta aylarca konuşulur!?
Bir halk deyimi vardır; “Araba devrilince, yok gösteren çok olur!” tümcesi, aslında arabanın devrilmeden öncesinde birilerinin yol göstermediğini anlatmaktadır.
Ülkemizde yıllardır deprem tehlikesi üzerine konuşmalar yapılır. Depremin yaşandığı günden başlamak üzere birkaç ay, insanlar acıları ile uğraşırken kendilerini yetkili görenler gündem oluşturmak için konuşurlar.
Bir olay yaşanmışsa elbette bilgi sahibi olanlar ile yetkilerin konuşmaları gayet doğaldır.
Ancak, yetkili olanların konuşmaları değil yapacakları uygulamalar önemlidir. Deprem gerçeğinde, sorumlu olanlar sadece ‘Müteahhitler’ olabilir mi!? Yerel yönetimlerin, Çevre ve şehircilik Bakanlığının sorumlulukları üzerine daha çok ağırlık verilmesi gerekir.
Müteahhit, ticari amaçlı olarak binaları yaparken meslek anlayışı gereği malzemeden çalıp çırpma gibi çalışmalar yapmış olabilir. Kar amacı ile iş yaptığı için Müteahhitin yaptıklarını inceleyen, denetleyen ve bu inşaatlara ruhsat verenlerin nasıl çalıştıkları daha çok önemlidir.
Temelinin ilk atılma anından başlamak üzere, haftada bir gün inşaatların denetlenmesi sırasında kullanılan malzemelerin incelenmesi, projeye göre yapılıp yapılmadığının görülmesi yerel yönetimlerin ilgili birimlerini bağlamaktadır.
Çok katlı binalarda; otopark ve çocuk oyun alanları gibi yerlerin bulunacağını projelerinde belirten Müteahhitler, inşaatın sonunda bu alanları yapmamış iseler; Oturma izni konusunda yerel yönetimlerin ödün vermemesi önem taşımaktadır.
Otopark olayında, daire başına Müteahhitten belirledikleri miktarda para alan yerel yönetimler, bu olayda para için ödün vermiş duruma düşüyorlar.
Yaşadığınız şehirdeki çok katlı binalarla ilgili Belediyenin İmar ve Ruhsat işleri ile ilgili bilgi edinmeye kalkarsanız, şaşkınlık yaşarsınız!
Belediyeden inşaat izni almadan yapılan binalar bir yana, oturma ruhsatı alamadığı için mahkemelik olan binalar. Bu binalara yıllarca aidat ödeyip yerleşmek istedikleri sırada Müteahhitlerin “Ruhsat alamama sorunu” ile karşılaşmaları neticesinde perişan olan vatandaşlar.
Oturma izni olmadığı halde dairelerine yerleştirilen hak sahiplerinin; elektrik ve suyu ortak sayaçlardan kullanımları, en önemlisi de tapularını bile alamayanların sorunlarını düşünün!
Çürük inşaatlar yapan Müteahhitler, yerel yönetim tarafından “kara listeye” alınırsa, inşaatlarda temel atma gününden itibaren haftada bir gün denetlenirse, yapıların gidişatı hakkında bilgi sahibi olunur.
Kimse birbirlerini suçlamasın! Depremlerin öncelikli sorumluları Belediye yöneticileridir, Müteahhitleri gerektiğinde denetlemedikleri için, öncelikli olarak onlar sorumludur. Saygılarımla…
