Osmaniye’de Ak Parti İl örgütü, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili konuşmalarından dolayı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için ‘suç duyurusu’nda bulundu.
Osmaniye Adliyesi önünde basın açıklaması yapılarak, olayla ilgili bilgilendirme yapıldı.
Osmaniye Ak Parti il örgütünün tepkisi, gayet demokratik bir harekettir. İl başkanı Av. Hamza Tor’un basın açıklamasındaki tümceleri ve katılımcıların ‘suç duyurusu’ yapmalarını da gayet demokratik bir hareket olarak değerlendiriyorum.
Buraya kadar yapılanlara sözüm yok, ancak bir siyasi partinin üyelerinin dışında parti üyesi olmadıkları halde, üstelik devlet memuru olarak görev yapan bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de aynı kare içerisinde olmalarını anlamakta zorlandığımı belirtmek isterim.
Şu anda devlet memuru olarak görev yapmakta olan kişi veya kişilerin, STK yönetici bile olsa, herhangi bir siyasi partinin yöneticileri ile birlikte, bir başka siyasi partinin Genel Başkanı için gösterilen tepkinin içindeki karede bulunmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu olayın tersini düşündüğümüzde; diyelim ki aynı kişiler kendi meslekleri ile ilgili hak arama eyleminin dışında, bir siyasi partinin Genel başkanının aleyhine yapılan toplantıya katılıp, oradaki karenin içinde yer alırsa, tepki gösterilen siyasi partinin de iktidar partisi olduğunu düşündüğümüzde, tepki gösteren devlet memurları hakkında nasıl bir işlem yapılırdı?
Ak Parti il örgütünün tepkisi, partinin kurucusu olması nedeniyle Cumhurbaşkanı’na sahip çıkma eylemini taşımaktadır. Aslında; şu anda tarafsız olarak yasada yer almakta olan Cumhurbaşkanlığı makamını, bir siyasinin partinin savunması da o makamı siyasallaştırma olarak ta yorumlanabilir.
Cumhurbaşkanı makamına karşı ‘hakaret’ edilmesi söz konusu olamaz, olmamalıdır da.
İsteseniz de, istemeseniz de ülkedeki Cumhurbaşkanı’nı kabullenmek zorundasınız.
Oy vermemiş olabilirsiniz, karşı bile olabilirsiniz.
Ancak; bu ülkenin Başbakanı denildiğinde Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı denildiğinde Recep Tayip Erdoğan, Osmaniye’nin Belediye Başkanı denildiğinde de Kadir Kara olarak kabullenmek zorundasınız.
Halkımızın bu olayları böyle benimsemesi gerektiği kadar, makam sahiplerinin de tarafsızlığı ve halkın tamamını kucaklaması aynı şekilde önemli ve gereklidir.
Osmaniye’deki ‘suç duyurusu’ hareketi ile ilgili bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, devlet memuru olarak herhangi bir siyasi partinin direk olarak yanında olmaması gereken memurların böylesi bir eylemin içinde bulunmalarını talihsizlik ve yanlış olarak görüyorum.
Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine göre çalışmaları ve hak arayışları bulunur.
Siyasi partilerin yan kuruluşu gibi çalışmalar yapmak yerine veya ‘yağmurun yağdığı yere çadır kurmak’ anlayışı içinde yaşamak yerine üyelerinin sorunları ile ilgilenmiş olsalar daha güzel hizmet vermiş olacaklardır.
Aynı STK yöneticileri şehit cenazelerinde neden aynı duyarlılığı göstermiyorlar, terör olayları karşısında neden aynı tepkileri dile getirmiyorlar diye sormak isterim. Saygılarımla…
Osmaniye Adliyesi önünde basın açıklaması yapılarak, olayla ilgili bilgilendirme yapıldı.
Osmaniye Ak Parti il örgütünün tepkisi, gayet demokratik bir harekettir. İl başkanı Av. Hamza Tor’un basın açıklamasındaki tümceleri ve katılımcıların ‘suç duyurusu’ yapmalarını da gayet demokratik bir hareket olarak değerlendiriyorum.
Buraya kadar yapılanlara sözüm yok, ancak bir siyasi partinin üyelerinin dışında parti üyesi olmadıkları halde, üstelik devlet memuru olarak görev yapan bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de aynı kare içerisinde olmalarını anlamakta zorlandığımı belirtmek isterim.
Şu anda devlet memuru olarak görev yapmakta olan kişi veya kişilerin, STK yönetici bile olsa, herhangi bir siyasi partinin yöneticileri ile birlikte, bir başka siyasi partinin Genel Başkanı için gösterilen tepkinin içindeki karede bulunmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu olayın tersini düşündüğümüzde; diyelim ki aynı kişiler kendi meslekleri ile ilgili hak arama eyleminin dışında, bir siyasi partinin Genel başkanının aleyhine yapılan toplantıya katılıp, oradaki karenin içinde yer alırsa, tepki gösterilen siyasi partinin de iktidar partisi olduğunu düşündüğümüzde, tepki gösteren devlet memurları hakkında nasıl bir işlem yapılırdı?
Ak Parti il örgütünün tepkisi, partinin kurucusu olması nedeniyle Cumhurbaşkanı’na sahip çıkma eylemini taşımaktadır. Aslında; şu anda tarafsız olarak yasada yer almakta olan Cumhurbaşkanlığı makamını, bir siyasinin partinin savunması da o makamı siyasallaştırma olarak ta yorumlanabilir.
Cumhurbaşkanı makamına karşı ‘hakaret’ edilmesi söz konusu olamaz, olmamalıdır da.
İsteseniz de, istemeseniz de ülkedeki Cumhurbaşkanı’nı kabullenmek zorundasınız.
Oy vermemiş olabilirsiniz, karşı bile olabilirsiniz.
Ancak; bu ülkenin Başbakanı denildiğinde Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı denildiğinde Recep Tayip Erdoğan, Osmaniye’nin Belediye Başkanı denildiğinde de Kadir Kara olarak kabullenmek zorundasınız.
Halkımızın bu olayları böyle benimsemesi gerektiği kadar, makam sahiplerinin de tarafsızlığı ve halkın tamamını kucaklaması aynı şekilde önemli ve gereklidir.
Osmaniye’deki ‘suç duyurusu’ hareketi ile ilgili bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, devlet memuru olarak herhangi bir siyasi partinin direk olarak yanında olmaması gereken memurların böylesi bir eylemin içinde bulunmalarını talihsizlik ve yanlış olarak görüyorum.
Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine göre çalışmaları ve hak arayışları bulunur.
Siyasi partilerin yan kuruluşu gibi çalışmalar yapmak yerine veya ‘yağmurun yağdığı yere çadır kurmak’ anlayışı içinde yaşamak yerine üyelerinin sorunları ile ilgilenmiş olsalar daha güzel hizmet vermiş olacaklardır.
Aynı STK yöneticileri şehit cenazelerinde neden aynı duyarlılığı göstermiyorlar, terör olayları karşısında neden aynı tepkileri dile getirmiyorlar diye sormak isterim. Saygılarımla…
