Osmaniye’deki sivil Toplum Kuruluşları, kısa adı ile STK’ların çalışmalarından sözetmek istiyorum.
STK’lar kurulurken tüzüklerinde amaçlarını anlatırken, özellikle bulundukları yerleşim biriminin gelişmesi ve kalkınmasına ağırlık verici sözcükler kullanırlar.
Osmaniye’de 500 dolayında Sivil Toplum kuruluşu Dernekler İl Müdürlüğü kayıtlarında görünüyor.
Bunlardan 200 dolayındaki STK’lar ise merkezde çalışma yaptığı yönünde kayıtlarda geçiyor.
Osmaniye’deki STK’ların neler yaptığını, hangi tür etkinlikler gerçekleştirdiklerini basın mensubu olarak gözlemliyorum.
Meslek kuruluşları olarak çalışanlar, kendi meslekleri ile ilgili bir takım çalışmalar yapıyorlar. Cami derneklerine gelince, onlarda cami inşaatlarının tamamlanabilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Bazı dernekler ise belli dönemlerde kermes açılışları yaparken, bazıları da değişik konferanslar düzenliyorlar, konuşmacılar getirip etkinlikler gerçekleştiriyorlar.
Sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği etkinliklerin ne kadarı Osmaniye’nin tanıtımı ve gelişmesine yaradığını düşünüyorum.
Kermes açan dernekler, gelirlerinin ne kadar olduğunun hesabını bile basın mensuplarına vermekten kaçınıyor. Sadece ‘ihtiyaç sahiplerine verilecek’ sözleri ile yetiniliyor.
Kermes sonunda elde edilen gelirin gerçekten hak edilen ihtiyaç sahiplerine verilmesi olayı yaşanıyorsa, bu bir tür yardımlaşma ve paylaşmadır, böylesi olaylar da sevindiricidir.
Değişik imiler adı ile konferans düzenleyip, afişlerinde reklamlar alanlar, biletlerinde çeşitli esnafın reklamı ile elde ettikleri gelirle konuşmacı getiren STK’lara bakıyoruz.
Bu tür etkinlik yapanlar sadece kendilerince çalışma yaparken, gerçekleştirdikleri konferanslarda Osmaniye’nin gelişip kalkınması yerine kişilerin görüş ve düşüncelerine farklı amaçlarla hitap etme yöntemi ile yapılmaya çalışılıyor.
Salonda buluşan insanlar belli süre konferansı dinlemesinin ardından, salondan çıktıktan on dakika sonrasında yine aynı şekilde hareketlerini sürdürebiliyor. Yani dinlediklerini hayata geçirme noktasında aklındakileri kullanma zahmetinde bulunmayabiliyor.
Bu tür etkinliklerde kentin gelişmesi, kalkınması veya tanıtılması yerine, konferansı gerçekleştiren STK’ların ve yöneticilerinin çalışmaları olarak tanımlanabiliyor.
Osmaniye’de okuma, yazma, çizme ve söyleme adına etkinliklerin yeterli olmaması nedeniyle, konferanslarla insanların Osmaniye’de gelişip tanınabileceğini sanmıyorum.
Osmaniye’deki STK’ların toplumsal anlamda; dayanışma, paylaşma, hoşgörü ve barış içerisinde ortak akılla hareket etmedikleri sürece kentte farklı değişiklikleri görebilmek olası olamaz.
Yerel yönetimlerin halkın sorunlarına daha aktif çözüm getirebilmeleri için STK’ların ortak tavırları önemlidir.
Önce yaşadığımız kent diye düşünmeden, kaf dağının arkasındaki “Dev’i” görme adına yapılan çalışmalar bu kentteki sorunların çözülmesi yerine, sorunların devamını sağlar. Saygılarımla…
STK’lar kurulurken tüzüklerinde amaçlarını anlatırken, özellikle bulundukları yerleşim biriminin gelişmesi ve kalkınmasına ağırlık verici sözcükler kullanırlar.
Osmaniye’de 500 dolayında Sivil Toplum kuruluşu Dernekler İl Müdürlüğü kayıtlarında görünüyor.
Bunlardan 200 dolayındaki STK’lar ise merkezde çalışma yaptığı yönünde kayıtlarda geçiyor.
Osmaniye’deki STK’ların neler yaptığını, hangi tür etkinlikler gerçekleştirdiklerini basın mensubu olarak gözlemliyorum.
Meslek kuruluşları olarak çalışanlar, kendi meslekleri ile ilgili bir takım çalışmalar yapıyorlar. Cami derneklerine gelince, onlarda cami inşaatlarının tamamlanabilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Bazı dernekler ise belli dönemlerde kermes açılışları yaparken, bazıları da değişik konferanslar düzenliyorlar, konuşmacılar getirip etkinlikler gerçekleştiriyorlar.
Sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği etkinliklerin ne kadarı Osmaniye’nin tanıtımı ve gelişmesine yaradığını düşünüyorum.
Kermes açan dernekler, gelirlerinin ne kadar olduğunun hesabını bile basın mensuplarına vermekten kaçınıyor. Sadece ‘ihtiyaç sahiplerine verilecek’ sözleri ile yetiniliyor.
Kermes sonunda elde edilen gelirin gerçekten hak edilen ihtiyaç sahiplerine verilmesi olayı yaşanıyorsa, bu bir tür yardımlaşma ve paylaşmadır, böylesi olaylar da sevindiricidir.
Değişik imiler adı ile konferans düzenleyip, afişlerinde reklamlar alanlar, biletlerinde çeşitli esnafın reklamı ile elde ettikleri gelirle konuşmacı getiren STK’lara bakıyoruz.
Bu tür etkinlik yapanlar sadece kendilerince çalışma yaparken, gerçekleştirdikleri konferanslarda Osmaniye’nin gelişip kalkınması yerine kişilerin görüş ve düşüncelerine farklı amaçlarla hitap etme yöntemi ile yapılmaya çalışılıyor.
Salonda buluşan insanlar belli süre konferansı dinlemesinin ardından, salondan çıktıktan on dakika sonrasında yine aynı şekilde hareketlerini sürdürebiliyor. Yani dinlediklerini hayata geçirme noktasında aklındakileri kullanma zahmetinde bulunmayabiliyor.
Bu tür etkinliklerde kentin gelişmesi, kalkınması veya tanıtılması yerine, konferansı gerçekleştiren STK’ların ve yöneticilerinin çalışmaları olarak tanımlanabiliyor.
Osmaniye’de okuma, yazma, çizme ve söyleme adına etkinliklerin yeterli olmaması nedeniyle, konferanslarla insanların Osmaniye’de gelişip tanınabileceğini sanmıyorum.
Osmaniye’deki STK’ların toplumsal anlamda; dayanışma, paylaşma, hoşgörü ve barış içerisinde ortak akılla hareket etmedikleri sürece kentte farklı değişiklikleri görebilmek olası olamaz.
Yerel yönetimlerin halkın sorunlarına daha aktif çözüm getirebilmeleri için STK’ların ortak tavırları önemlidir.
Önce yaşadığımız kent diye düşünmeden, kaf dağının arkasındaki “Dev’i” görme adına yapılan çalışmalar bu kentteki sorunların çözülmesi yerine, sorunların devamını sağlar. Saygılarımla…
