Anayasa değişikliği için halkoylaması öncesinde iktidar partisinin en tepesinden başlamak üzere üyelerine kadar herkesin güzel sözleri vardı.
Yeni Anayasa ile insanların bir çok sıkıntıdan kurtulacağı, özellikle Mahkemelerde bekleyen dosyaların eskisi gibi beklemeyeceği, hukuksal değişiklikler, insanların hak ve özgürlükleri ve benzeri bir çok konuda seçmenin kafasına yerleştirilmeye çalışılan sözleri anımsıyorum.
Anayasa değişikliği yapıldı, Başkanlık sistemi yürürlüğe girdi, partili Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarından cesaret alan (!) bazı kişiler milli değerlerimize ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’e karşı tepkisel davranmaya başlar oldular.
Devletin en zirvesindeki Cumhurbaşkanı’nın sözlerindeki üslup bazı anlarda eleştiri konusu haline gelmeye başladı.
Vatandaşın içtiği sigaraya sürekli yapılan zamlar yetmezmiş gibi, bir de içilen yerlerin sınırları daraltıldı. Son olarak özel otomobillerde bile içilmesine sınırlama getirildi.
Ardından 31 Mart yerel seçimleri öncesi iktidar partisi koltuğunu koruma adına çeşitli sözler vermeye başladı. Seçimler sonunda büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kaybeden iktidar partisi gündeme ilişkin olaylarda farkındalıklar oluşturmaya başlar gibi oldu.
Belediyelerde “bankamatik çalışanlar” olarak isimlendirilen, Belediye binasına uğramadığı halde ay sonunda bankadan maaşını alanların belirlenip işten çıkarılması olayında partili Cumhurbaşkanı başta olmak üzere muhalefet partilerinden seçilen yeni Belediye Başkanlarına karşı sert sözlerle tepki göstermeye başlar oldu.
Kadın cinayetleri ile boşanma olaylarında her geçen ayda artışlar yaşanırken, Üniversite mezunu işsiz gençlerin sayıları çığ gibi büyürken, “terörün kaynağını eritmek üzere” bir kez daha Suriye topraklarına Mehmetçik gönderildi, şehit cenazeleri gelmeye başladı.
ABD ile Rusya arasındaki dalaşmaların arasında kalırken, son operasyonda en yakın bildiğimiz ülkeler bile Türkiye’ye karşı tavır almaya başladı.
İktidar partisinin önde isimleri “İç ve dış düşmanlar” diye konuşadursunlar, yıllardır aynı inancı paylaştığımız ve her zaman yanlarında olduğumuz, hatta “Ümmetimiz” diye konuşulan Arap ülkeleri de ABD tarafında yeralıp, Türkiye’ye karşı cephe aldılar.
Son yerel seçimler sonunda belediyelerde işten çıkarılanlarla ilgili Partili Cumhurbaşkanının sözlerinde, Ana muhalefet partili Belediye Başkanlarına yönelik eleştirilerdi.
Bugünlerdeki gazetelere baktığımızda ise Ordu’nun AKP’li Belediye Başkanı Hilmi Güler, çok sayıda işçinin çıkışını verdi. İşten çıkarılanlar arasında; AKP Gençlik ve Kadın kolları üyeleri, il ve ilçe örgütü temsilcileri de bulunuyor.
İşten çıkarılanların büyük bölümünün iktidara yakınlığı ile bilinen Memur-Sen üyesi olması dikkat çekiyordu. İşten çıkarılanlar Belediye binası önünde eylem yaptılar. Bir çocuğun elindeki dövizde; “Babamı neden işten çıkardın!”, bir başka dövizde ise; “Önemli olan makam değil HALK, Para değil EMEK” yazıyordu.
Bu olay AKP Genel merkezine iletilmiş, elbette Partili Cumhurbaşkanı işten çıkarılanların feryadını öğrenecektir. Merak ettiğim konu, muhalefet partili Belediye Başkanlarına söylenilen sözlerin kendi partisinin Belediye Başkanına da söylenip söylenilmeyeceğidir.
Herkesin bir işi olması ve akşamları evine ekmek getirebilmesi dileklerimle…
