04 Mayıs, 2024, Cumartesi
DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sözler yazıda ağırlanır

Sanatın kalıcılığı, kültür ve edebiyat alanındaki eserlerin üzerinden yüzyıllar geçse de ağırlığını koruduğunu bazı anlar olur ki, günümüzdeki olaylarla karşılaştırdığımız olur.

Bilge insanların sözleri tarihin tozlu yaprakları arasında kalmış olsa bile, günün birinde tozlarını silkeleyerek karşımıza çıkar.

İbn-i Haldun, 27 Mayıs 1332 tarihinde Tunus’ta doğup, 19 Mart 1406 tarihinde Kahire’de hayata veda eden, 14. Yüzyılın düşünürlerinden.

İbn-i Haldun İslam aleminde Liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür olarak ta tanınmaktadır.

Kuzey Afrika’nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden olmuştur.

Yaşamı boyunca gözlemleri, olaylar karşısındaki öngörü ve kaleme aldığı düşünceleri aradan geçen yüzyıllar sonrasında, yani günümüzde bile gerçekliğini korumakta olduğunu görmekteyiz.

Tarihin gerilerinde, yani 14. Yüzyılda İbn-i Haldun’un sözlerinden örnekleri paylaşmak istiyorum sizlerle.

Aradan 650 yıl gibi süre geçmiş olmasına rağmen, tarihin yeniden tekerrür ettiğini İbn-i Haldun’un sözlerinden daha iyi anlamaktayız.

O gün söylenilen sözlerin, bugünkü  siyasal, sosyal, toplamsal ve ekonomik yaşantı ile arasında farklılıkların veya benzerliklerin olup olmadığını okuduktan sonra düşündüğünüzü göreceksiniz.

İbn-i Haldun’un işte düşündüren sözleri:

“Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür.”,

 “Adaletsizlik medeniyeti mahveder.”, “Akletmek Müslümanlar tarafından terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler.”, “Şehirlerin de bir ruhu vardır.

Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhu ile karakteristik açıdan  özdeşleşirler.”, “Barbarlar savaşla yenip fetheder, medeniyetse sulhla fethedeni fetheder.”, “İlme yasak koyanlar veya insanları yalanla meşgul edenler, aklın ve insanlığın en büyük düşmanlarıdır.”,

“Bazen de aşırı lüks ve rahatlık yüzünden çöküşe doğru giden bir devletin başkanı, kendi soyunun dışında yeni müttefikler ve taraftarlar arayışına girişir. Ancak bu da ertelemedir o kadar.”, “Erdemlilikte yarış iktidara götürür, erdemsizlikse devleti çökertir.”,

“Tüccar hükümdar, halka zarar verir ve vergi düzenini bozar.”, “Şu veya bu görüşün yanlısı olan kimse, kendi eğilimlerine uygun bir haberi tereddütsüz kabul eder. Bu türden bir önyargı da, eleştirel düşünmeye ve tenkitçi gözle bakıp eleştirmeye engel olur.

Ve yayan işte bu şekilde benimsenir ve başkalarına aktarılır.”, “Çöküş dönemindeki devletin nüfusu çok, salgınları ve kıtlıkları sık olur.”, “Anlatılan saçmaysa, anlatana güvenip güvenmemenin hiçbir önemi yoktur.”, “Devlet can çekişirken, vergiler orantısız miktarlara ulaşır.”

Yukarıdaki sözlerin söylenilip yazıldığı günlerin ardından 650 yıla dayanan zaman geçmiş olduğunu anladığımızda, dünyanın değişik ülkelerinde yaşanılan olayların veya ülkeleri yönetenlerin o yıllardaki olaylardan farkının olup olmadığı karşılaştırırken, düşünen insanlar bir kez daha düşünmeyi sürdürüyor.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar