160x600
27 Haziran, 2025, Cuma
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sözler güzel, Harflerin içine bak!

   Dünyanın başbelası Koronavirüs tehlikesi, Türkiye’de ilk görülmesinin ardından 43 gün sonrasında, olumsuzluk sürecinde sevindirici haberler almaya başladık.

Virüs tehlikesinin amacı belli, öldürücü veya dirençli insanlara karşı hareketsizleştirme eylemi.

Yeryüzündeki iyiliklerin de, kötülüklerin de tek sorumlusu insanoğlunun eylemleridir. Somut konuştuğumu söyleyebilirsiniz, ancak dünyadaki canlı ve cansız varlıkların doğası ile uğraşanlar insanoğlu değil mi!?

Her konuda dünya ülkelerinin işine burnunu sokan, ekonomik ve askeri alanda “Jardarma” görevinin elinde olduğunu söyleyen ABD’nin başına Donald Trump seçildiğinde, Türkiye olarak sevinçle karşılandığı günleri anımsayın. Ülkesindeki koronavirüs salgınını önceleri ciddiye almayan Trump, sonraki günlerde sayı vererek; “Virüs tehdidi ile başedebileceklerini” söyledi. Ölümler 10 binleri geçmeye başlayınca, dezenfektanın insanlara enjekte edilmesi gibi bir öneride bulunma talihsizliğini gösterdi. Bu ve benzeri sözleri ile Trump’un kendi ülkesindeki insanlara verdiği önemi ortaya koymaya yetiyordu. Tabii ki anlayabilenler için ve Amerikan hayranlarına bunları anlatamazsın!

Bir ülkenin başındaki yönetici sözlerine dikkat etmeli, harflerinin içi boş olmamalıdır. Her ülkede bazı anlarda devletin başındaki kişilerin böylesi içi boş harflerden oluşan sözcükleri, hatta tümceleri kullandıkları olayı yaşanmıştır. Önemli olan, devlet yöneticisinin kullandığı sözlerin tepki görmesi sonunda hatasını kabullenmesi, tepki gösterenlere de kızmaması erdemliliğini göstermesidir.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Ramazan’ın ilk sahurunda konuk olduğu TV ekranında yaptığı konuşmasında; “ Ne yaptık da Rabbimiz insanlığa bu musibeti verdi diyoruz!”diye konuşuyor

Dünya kirletiliyordu, doğa katlediliyordu, insanlar haklarını aramak için tepki gösterdiklerinde haklarında davalar açılıyor ve cezaevlerine giriyorlardı. Yoksul ülkelerdeki insanların arasına sokulan fitnelerle halk ayrıştırılıyor, iç savaş çıkarabilmek için üretilen silahları satarak para kazanılıyor, komşu-komşuyu öldürmeye çalışıyordu. Kapitalizmin acımasız uygulamaları ve emperyalizmin; “böl-parçala-yönet” projesi karşısında, aklı selim düşebilme yürekliliği gösterilebildi mi!?

Dünyanın hiçbir ülkesinde yaşayan insanların inançları ve dinleri Türkiye’deki kadar değişik “Cemaatler” adı ile parçalandı mı? Her Cemaat, kendisini “Allah’a ve Cennet’e yakın” gösteren toplantılar yaparken, Diyanet İşleri Başkanlığı böylesi olayların karşısında “Cemaatlerden” inanları nasıl korumaya çalıştı?

Bu ülkedeki vatandaşlar, geçmedikleri köprülerden “Garantili geçiş anlaşması” yapılarak birilerinin kasalarına para aktarılması olayına tepkili olduklarında; Diyanet İşleri Başkanlığı, “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır!” tümcesini anımsayabildi mi!?

Yıllardır bu ülke de hizmet amaçlı açılan köprü ve benzeri bazı yerlerde firmalara “geçiş garantisi” verilerek belirtilen sayıda araç geçmemesi halinde üzeri devlet bütçesinde karşılanarak ödeniyor.

Böylesi bir sözleşme-anlaşmanın; akıl-mantık ve hangi din koşullarına uyabildiğini merak ediyorum!?

Bir çift evlenirken, çocuk sayısı verirken bu rakama ulaşılamaması halinde, üzerinin tamamlanması yönünde “Çocuk garantisi” verilebilir mi!? Aklımızdan geçenleri söylemekten çekinmemek dileğimle, saygılar..

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar