Pazar günü ilimizdeki sağanak yağmur ve dolu Kış mevsiminin son yağışları gibi değerlendirildi.
Sağanak yağmurla birlikte şehir merkezindeki bazı cadde ve sokaklar yine geçit vermez durumdaydı. Belediyenin bazı caddeler üzerinde ızgaralar yapması yağmur sularını azaltıp, önemli zorlukları aza indirmesi olayı bir kez daha, yollardaki ızgaraların sayılarının artırılmasını ortaya koydu.
Musa Şahin bulvarı çifte petrollerin önündeki yağmur suları ızgara olmasına rağmen yayalara ve taşıtlara zorluklar yaşattığına tanık oldum. Musa Şahin bulvarına kadar Şehit Mehmet Eroğlu caddesinden gelen sel sularının, Palalı Süleyman caddesi kavşağına ızgara yapılarak engellenebileceğini düşündüm.
Atatürk caddesi ile Şehit Mehmet Erdoğlu caddesinin buluştuğu noktadan başlayan yağmur suları Musa Şahin bulvarına kadar yoğunlaşarak akıyordu. Palalı Süleyman caddesi kavşağına yağmur suyu ızgarası yapılması durumunda sel sularının yoğunlaşmasının önlenmesi mümkün olacaktır.
Bu ve benzeri cadde ve sokaklarımızdaki sel sularının önlenmesi için, özellikle yağmurlu günlerde Belediye yetkilileri bir araçla kontrollere çıkıp, hangi kavşaklarda ızgara gereksinimi olabildiği araştırılıp, izlenebilir.
Teknolojinin geliştiği, önlem alabilme yöntemlerinin kolaylaştığı bir çağda, özellikle de Osmaniye gibi meyilli bir yerleşim biriminde sel sularının zor anlar yaşatmasına anlam veremiyorum.
Yağmur sularının engellenmesi için bazı yerlere konulan ızgaraların yararlarını görüyoruz. Örneğin; Saat kulesinden Büyük camiye doğru yağmurlu günlerde yollarda sel suları göremiyoruz. Buradan Atatürk caddesi kavşağına kadar sel suları ızgaralara takılıp yollarda birikinti yapmıyor. Böylesi hizmetler hem yayaları, hem de taşıt sürücülerini sevindiriyor. Kentimiz açısından da kentleşmeye doğru ilerlediğimizi gösteriyor.
Çarşı merkezinde cadde ve sokağın neresinde yağmurlu günlerde sel suları ve su birikintileri geçit vermiyorsa, bu kentte yaşayanlar olarak dışarıdan gelenlere karşı mahçup oluyoruz.
Kent köylü olmak mı, büyüyen köy olmak mı, yoksa şehirleşen bir Osmaniye’yi mi özlüyoruz? Binaların yükselmesi, yeşil alanların yerini betonlaşmanın alması, büyük AVM’lerin açılması kentleşmek midir? Yoksa, binalar yapılırken yanlarında araç parkları, çocuklar için oyun alanları, yeşil alanların da bulunduğu şekilde bir kentleşmenin yaşanması mı modern şehirciliği getirir bunları hesap etmek gerekiyor.
Yeni parklar, çocuk oyun alanları yapılabilir ama, yapılan böylesi yerlerde insanların gereksinimlerinde biri olan “tuvalet” bulunmuyorsa, yapılan hizmetin önemi ne kadar olacaktır?
Kentleşmeyi ve şehirde yaşadığımızın farkına varabilmek için, sorunlarını en aza indirmek gerekiyor. Yapılmış olması için yapmak yerine, hizmet sunulması noktasındaki eksik ve aksaklıkları da iyi projelendirmek ve hayata geçirmek önemlidir. Saygılarımla…
