26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5453
EURO34.985
ALTIN2438.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Siyasetci mi, politikacı mı olabilmek!?

Siyasetle uğraşmak uzun soluk ister. Sabır, mücadele, halkla ilişkilerde hoşgörülü olmak, kişileri dinlemek ve sorunlarını sigara paketlerinin üzerine değil, ajandaların sayfalarına yazmak önem taşır.


Siyasetle uğraşanların notlarını sokaktaki vatandaş net biçimde verir. Selam verişinden, el sıkışından, gözlerinin bakışından siyasetçinin ‘ne adam olduğunu” anlar ve gittiği yerlerde konuşur. İşte bu olay en büyük olumlu veya olumsuz tanıtım anlamını taşır.


Bir siyasi partinin içine gireli on yılını bile doldurmayacaksın, veya o partili olduğunu son on yıldır bile kamuoyunda belirten sözleri kullanmayacaksın, ardından bir kademe isteğinde bulunacaksın. Buna cesaret ve yüreklilik denir.


İnsanları ‘aptal’ yerine koyan siyasetçi her zaman ya da günün birinde kaybetmiştir. Bu kaybedişler sadece siyasal yaşamlarını değil; ekonomik, sosyal, siyasal ve diğer yaşamının kesitlerini de ilgilendirecek şekilde bir ‘yokoluş’ yaşantıları görülmüştür.


Bu ülkede ne alkışlarla gelenler, ne şekilde yaşama veda ettiler. Bu ülkede, gösterdikleri yumruğun tersinden darbe yiyenler veya, kendilerini günün kahramanı sananların da sonlarını insanlarımız gördü, duydu ve yaşadı.


Osmaniye gibi bir kentte kimlerin neleri, ne amaçla yaptıklarını, arkalarına kimleri aldıklarını ve hangi resmi kurum yetkililerini kullanarak ‘çaka sattıklarını’ gözleyen insanların olduğunu sanıyorum.


Bu günlerde siyasal çalışmalara önem verenleri yakından takip ediyorum. Yerel gazete sütunlarında kendilerini haber yaptırmak için çeşitli kılıklara giren siyasetçi ve kendilerini çok iyi bilen konumunda  sananları kamuoyu izliyor.


Avcı ve keklik öyküsünü bilir misiniz?


Bir keklik kafes içinde avcı ile birlikte ormanlık alana gider. Orada avcının isteği üzerine öterek, kendi cinsini çevresine çağırır. Kafesteki keklik öter, ormandaki diğer keklikler sese gelir ama, avcılar o keklikleri avlarlar.


Gün olur, kekliklerin başındaki sözcü buna çözüm yolu bulmaya çalışır. Keklikler ormanın bir kenarında toplanır, sorunları anlatılır ve çözüm yolları dile getirilir.

Kekliklerden biri ortaya çıkar, “Bizim içimizdeki haini temizlememiz gerekir önce! Bu hain ki, önce kendi ırkına hainlik ediyor! Kendi ırkına hainlik edenden ne bekleyebiliriz? Örneğin, geçenlerde; “Kurtlar sofrası” kurulduğunda bizim keklik orada, ‘hali hazır oturuyordu’


Hemcinslerine gelince ‘mıkıs’ başkalarına gelence, ‘bol ses veren’ böylesi bir kekliğin sesi gelecekte ne kadar yükseleceğini merak ediyorum.

Bir başka konu ise, Emek, iş ve ahde vefa olarak görmek gerekiyor.  Tüm bunları da bir kenara bırakalım, Osmaniye’de yaşananları izleyenlerin lütfen yerel gazeteleri takip etmelerini ve gelişmelerden haberdar olmaların önemini vurgulamak istiyorum.


Kendisini ‘Donkişot” sananların akılcı olmalarını öneriyorum. İnsan düşler aleminde olmamalı.


Bu akıl, bu anlayış, bu mantık ve insanlara bu yaklaşarak insanın bir arpa boyu bile ilerlemesi zordur bence. Atı alan Üsküdar’ı aşmak üzere.


Bazılarının “samimiyetsiz” samimi gibi davranışlarını gördükçe toplum adına üzülüyorum, böylesi kişilerin hallerine de acıyorum. Saygılarımla…

 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar