24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5182
EURO34.8259
ALTIN2428.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sıkıntısız günler

Sıkıntı ya da sorunlarla yaşamak, insana stresle birlikte yaşamını da olumsuz şekilde etkilediğine tanık olabiliyoruz.

Günlük yaşamda sıkıntısız günler yaşamaya uğraş verirken, bir bakıyorsunuz ki, ansızın bir sıkıntı karşınıza çıkabiliyor.

Son günlerde elektrik, benzin veya sigaraya yapılan zamlardan sözetmeye gerek yok. Yapılan ve gece yarılarından sonra gelen zamları neredeyse  kanıksar olduk.

En önemlisi yaşayabilme uğraşı, işsizlik veya işsiz kalabilme sıkıntısı girdiği zaman yüreklere, işte o zaman stresle birlikte insanların tansiyonları da yükseliyor!

Sokakta gördüğünüz insanların bir çoğunda tansiyon rahatsızlığı ile birlikte şeker hastalığına yakalandığına tanık olabiliyoruz.

Sakin olmak, tansiyonu yükseltmemek, öfkeden uzak kalabilmek önerilirken, insan bu tepki gösterememek veya duyarsız olabilmek zor olunca, doğal olarak tansiyonlar çıkabiliyor veya alçalabiliyor!

Ne yapmalı diye düşündüğümüzde ise yukarıda sıraladığımız sakinlik ve duyarsız olabilmek öneriliyor insanlara!

Duyarsızlık veya sakin olabilmek o kadar kolay mı? Evdeki hesabın çarşıya uymadığı ekonomik yaşam içerisindeyiz. Ay sonu geldiğinde maaşını alan bir insanın, eline para geçtiği gün masrafları karşılaştırdığında gelecek ay için cebinde para kalmıyorsa gel de bu insan öfkelenmesin!?

İnsanlar sokaklardan kaçar oldular, evlerinden dışarıya çıktıklarında borçluları ile karşılaşmaktan kaçınmaya başladılar.

İşsiz gençler anne-babalarından harçlık istemekte utanmaya başladılar.

Gönül ister ki gençlerimiz onca yıl okuduktan sonra bir işe girsinler, ekonomik anlamda ceplerinde para olsun.

Arkadaşları ile gülüp eğlenebilsin. Evlenmek istediklerinde de anne-babalarının üzerine fazla yük olmasınlar!

Gönül ister ki, çalıştığı emeğinin karşılığını alan bir insan maaşını cebine koyduğu gün, ailesi ile birlikte birkaç gün bile olsa mutfağında güzel yemekler kaynayabilsin!

Bu anlattıkların insanların en doğal yaşama haklarından biridir. Kimse bu anlattıklarımı siyaset yaptığımı sanarak olumsuz tepki göstermemeli.

Çünkü her insan bu özlemle yaşıyor, sabırla yaşama uğraşı veriyor.

Evdeki hesabın çarşıya uymaması halinde evlerde aile bireyleri arasında huzursuzluk yaşanırken, dağılmalar ve kavgalar da beraberinde geliyor.

İşte bu olumsuzlukların çözüm yollarını bulmak başta yöneticilerimizden başlamak üzere, kişilerin kendi yöntemlerini de etkilemektedir.

Bir halk deyimi vardır; “Ayağını yorganına göre uzat!”şeklindeki sözü yaşayabilmenin kolay olmadığını da belirtmek istiyorum.

Bir sabah kalktığınızda beklenmedik bir zam olayını duyduğunuzda, o ayki maaşınızdan ne kadar gidebileceği sizi elbette üzecek, aynı zamanda öfkelendirecektir.

Asgari ücrete veya maaşına zam yapılmasını bekleyen bir kişinin bu sabrının sonundaki sevincini düşünelim.

Bununla birlikte maaşının arttığına sevinen aynı kişinin, yapılan zamlarla erimesi sonundaki sevincinin üzüntüye dönüştüğünü de aklınıza getirin!

Böylesi olaylar karşısında evdeki hesapların çarşıya uymadığı yaşantısı karşısında, aile bireyleri arasındaki tartışmalar, kavgalar ve ayrılıkların da çoğalması gibi olumsuzluklar ortaya çıkacaktır.

Ne yapmalı, nasıl çözüm bulmalı ve öfkesiz, sinirsiz ve kavgasız yaşamalıyız!? Yaşamın gerçeklerindeki olumsuzlukların oluş biçiminden yola çıkarak çözümler üretilmelidir. Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar