24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5918
EURO34.9384
ALTIN2430.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sevgi ve Nefret…

İnsanların birbirleriyle ilişkilerinde; sevgi ve nefret yaşanmasının bir takım nedenleri ya da gerekçeleri olduğu söylenir.


Kişilerin birbirlerine karşı davranış ve hareketlerinde sevginin ön plana çıkması halinde öylesi bir toplumda güzellikler yaşanır.


Hoşgörü, sevgi ve beraberindeki saygı kapsamında yaşanan ya da yaşanabilecek olan güzellikler o toplumu başarıya götürür.


Dün yaşadığım birkaç olaydan sözetmek istiyorum sizlere. Gözlemledim, izledim ve yaşadıklarım da oldu.


Önce bir kamu kurumuna işim için gidiyorum. Merdivenleri çıkıp işimi yaptıracağım odaya girdiğimde, masadaki memur güler yüzle karşılıyor beni. Hal hatır soruyor, sonrasında ne iş yaptıracağımı güzel sözcüklerle benden öğrenmek istiyor.


Şaşkınlık içindeyim, bana özel bir davranış mı acaba diye düşünüyorum. Çünkü kamu kurumlarında insanlara pek nazik davranıldığına tanık olunmamıştır. Bilgisayarın başına geçen memur işlerimi yapmaya çalıştığı sırada benim de sandalyeye oturmamı söylüyor, çay veya başka bir şey içip içmediğimi soruyor.


Bu arada bir başka vatandaş içeriye girdiğinde ona da nazil bir ses tonu ile hoş geldin dedikten sonra, oturmasını öneriyor. Vatandaş bir belgedeki yanlışlıktan dolayı itiraz etmek istediğini sorduğunda, memur yerinden kalkıyor, masadan bir boş kağıt alıp, bir de kalem veriyor dilekçe yazmasını öneriyor. Sonra da karşı masadaki bayanın yanına gitmesini söylüyor.


Buradan kalkıyorum, bir başka kuruma geliyorum. Bir odada 5 ayrı masanın başındaki bilgisayarda internetle uğraşıyor memurlar. Verdiğim selamı bile duymuyorlar. Kurum müdürünü sorduğumda bilmediklerini söylüyorlar ve bilgisayar başında bazısı film izliyor, bazısı feys’te uğraşıyor, bazısı da okey oynuyor. Ayakta dikili kalıyorum, bakıyorum ki ilgilenen yok oradan çıkıyorum.


Bir başka kuruma geçiyorum, kapıda bekleşenler var. Sekreter kapıda dik bakışlı gelenlere tepeden bakar gibi duruyor. Yan masada bir başka memur bilgisayarın başında internetten haberleri izliyor.


Oradan da çıkıyorum, bir başka kurumda Müdürle görüşmek isteyenleri görüyorum. Kalabalık arasından tartışmaları duyunca geri dönüp giriş kapısından şöyle bir göz atıyorum.
Vatandaş konuşuyor; “bu kaçıncı gelişim, neden görüştürmüyorsun, ben vatandaş değil miyim? Her geldiğimde defterine adımı ve telefonumu yazıyorsun arkası gelmiyor. Geliyorum görüşemiyorum, bu kadar gelmeye Cumhurbaşkanı ile bile görüşürdüm!”diye konuşuyor.


İşe girinceye kadar yumuşak, masum ve tatlı dilli olanlar, işe başlamalarının ardından 10 gün geçtikten sonra küheylan kesiliveriyorlar. Memur sıfatlarını kullanıyorlar, vatandaşa karşı kendileri istedikleri gibi hareket etme gücünü kendilerinde bulabiliyorlar. Oysa vatandaş hakları karşısında tepkisel davrandığında “memura hakaret” sayılıyor.


Dün bir sivil toplum kuruluşunun Başkanı ile konuşuyoruz. Vali Dr. Oduncu ile görüşmek için defalarca adını yazdırdığı halde henüz görüşememiş. Bundan önceki Vali’lerle rahat görüştüğünü, ancak bu Vali ile neden görüşme randevusunun geri çevrildiğine anlam veremediğini anlatıyordu.


Bir yanlış anlaşılma olduğunu anlatmaya çalışsamda, dernek başkanı ısrarla kendisine karşı bir hareket olarak değerlendiriyordu. Böyle bir olayın yaşanmadığını umuyorum, Valilik Özel kalem’de böyle bir olayın yaşanacağına olasılık vermiyorum. Ama, vatandaşın da belki hakkı vardır diye düşünüyorum. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar