18 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.4985
EURO34.8355
ALTIN2488.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Sese gelebilmek…

Bir ses geliyor yanı başımızdan, bir ses geliyor taa uzaklardan, bir ses geliyor tam alnımızın ortasına bakarak.

Sesler nereden ve nasıl gelirse gelsin onu duyabilmek, anlayabilmek ve gelen sesi iyi okuyabilmekten gerek insanca yaşayabilme ve yaşatabilme duygusu.

İsten eğitimci olun, ister esnaf, ister siyasetçi, ister din adamı, isterse akademisyen… hangi meslekte görev yaparsanız yapın, ama asla önce insan olduğunuzu, bir anne ve babadan dünyaya gelmiş olduğunuzu unutmadan yaşamadığınız sürece gün olur karşılaşabileceğiz bir olay sizin tüm duygularınızda depremler oluşturabilir.

Makam ve mevkiniz, göreviniz ne olursa olsun, gün olur işinizin sona ermesiyle sizler de sokaktaki insanlar arasına karışmak zorunda kalacaksınız.

Bugünkü makamınıza güvenip insanlara tepeden bakıyor, ellerini sıkarken gözlerinizi onun gözlerinizden sakınıyorsanız, sizlerden yardım isteyenlere dudak uçlarınızla gülümseyerek oyalama yapıyorsanız, gelecekte sizlerde sokaklarda sıradan insanlar gibi olduğunuzda kimse size bir bardak çay bile ısmarlamayacağını unutmamalısınız.

Öyle hallere getirilmişiz ki, din adamına selam veriyorsun, selamını almıyor. Bırakın selamınızı almayı, din adamı sokakta yürürken tanıdık tanımadık her insanın halini sorması ve selam vermesi ile insan ilişkilerinde hoşgörü ortamı yaşanır.

Bir kuruma gidiyorsun, yöneticiler görüşmek istemiyor veya işinin olduğunu söyleyerek insanları kapıda bekletiyor.

Hizmet istiyorsun alabilmek için aylarca oyalanıyorsun. Yönetici istediği gibi hareket edebiliyor, ama vatandaş sinirlerine hakim olamayıp sesini yükselttiği zaman ‘kamu görevlisine hakaret’ davası ile yargılanabiliyor.
Vatandaşın her gelirinden vergi alınırken vatandaş iyi, vatandaşın oyları ile iktidara gelinmek istenirken; vatandaş güzel insan.

Peki vatandaşın istediklerine gelince neden aynı özen gösterilmez?

Bir kurumda işiniz olduğu zaman neden siyasi kimlikli birilerini devreye sokmak zorunda kalıyorsunuz? Vatandaş bireysel olarak gidip özgürce sorununu anlatabilmek için kurumların yöneticileri ile iyi ilişkiler içerisinde olan birilerini neden bulmak zorunda kalıyor?

Bir ses geliyor uzaklardan, bir ses geliyor yanı başınızdan, bir ses geliyor tam karşınızdan. Bu sesi iyi okuyabilmeniz, iyi duyabilmeniz ve iyi anlamanız gerekiyor.

Eğer bu sesi iyi okuyamadığınız zaman, geri dönüşü olmayan bir girdabın içerisinde kalabilir, sokağa çıkamaz hale gelebilirsiniz.

Bir cinayet işlenildiğinde halk arasında; “Öldüren öldürmüş ama, ölenin hiç mi suçu yok!”diye konuşulur.

Bu tartışılabilir bir halk sözü de olsa, bunu siyasetçilerimizin üzerinde yorumlamaya çalışırsak; siyasetçilerin sandıktan alabilecekleri oyların azalması sonucunda, vatandaşa ne verebildiklerini veya nasıl oyaladıklarını da düşünerek; “Ne verdin elimize, ne sürelim yüzünüze” sözünü de anımsayarak kendilerine gelmeleri 1 Kasım akşamında hep birlikte göreceğiz. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar