Sen sen isen, ben de benim diye konuşulur. Ya da “sen seni bir sen seni, sen seni bilmez isen patlatırlar enseni!”diye de bir halk deyimi vardır.
Yöneticiler çözüm, yani çare üretmek zorundadır, çaresizlik üzerine konuşma yapmaları yakışık almaz.
Eleştiri yapılırken, çözüm yöntemlerinin de belirtilmesi eleştiriye güzellik getirdiği gibi, olumlu yönleri alınıp kullanıldığı zaman daha da güzel olur.
Bağırım, çağırarak konuşmak ve hiddetlenerek karşınızdakileri dövecek gibi tavır içinde olduğunuz zaman, beden dinliniz kendinizi ele verebilir.
Olaylara insan odaklı baktığımız zaman, sağlıklı ve başarılı sonuçları da elde edebiliriz.
Her insanın yaradılışı, bir diğeri ile aynı olamaz. Bunun en açık örneğini DNA testlerinde görmek olasıdır. Örneğin bir insanın parmak izi, başka bir insanın parmak izi ile aynı olduğu belirlenmemiştir.
İnsanların birbirlerinden farklı yaradılışlarına inananlar, başkalarının da kendileri gibi düşünemeyecekleri olayların olabileceğine inanması gerekir.
Sokağa çıkıp, bağırırsınız, küfür edersiniz ve yürüdüğünüz her adımda bu olayınızı gerçekleştirebilirsiniz. Çevrenizde sizi seyredenler ise sadece hayretler içinde bakmakta yetinebilir. Bir an olur ki, sizin küfürlerinize dayanamayıp karşılık verdiği gibi kavga da edebilir, sonuçta olumsuz olaylar yaşanabilir.
Bir insanla ilgili verilmiş bir rapor yoksa, o kişiye “Deli” diyemezsiniz! Yargı kararı kesinleşmeyen biri hakkında sadece iddiada bulunabilir, onunla ilgili konuşurken kendinizi Yargıç yerine koymak, insanların yaşama hakkına müdahale anlamı taşır.
Bu köşemde yazarken, gazeteci veya yazarım diye; her olayı kanıtsız ve belgesiz olarak yazabileceğim anlamına gelmez. Yasalar, kanun maddeleri ve bunların insanlar üzerindeki yaptırım veya uygulamaları bulunduğunu unutmadan yazmak zorundayız.
Yasalar karşısında ve Hukuksal alandaki Yargıç karşısında her insan “eşit haklara” sahiptir. Yargılama sırasında ayrımcılık yapılması olayı yaşanmışsa, tartışma konusu haline gelebilir!
Yönetici konumundaki yetkili isimlerin öncelikli görevleri; sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir toplumsal yaşamın sağlamasıdır.
Aracının tekerleğindeki lastik eskimiş, yıpranmış ise, bu lastikle de uzun bir yolda seyrettiği sırada; havası inebilir veya patlayabilir.
Böylesi bir olayda araca veya tekerlekte takılı lastiği suçlamak yerine; eskiyen lastiği neden değiştirmediği yönünde kişi kendisine sormalıdır.
Yolda seyrederken patlayan aracın lastiği için yolun bozuk olmasına suç bulmak veya orada gördüğü bir taş parçasına öfkelenip kızmak, sadece o anki öfkeyi dindirebilir.
Kurumları özgür şekilde çalışabilir kılmak, toplumun barış içerisinde yaşamasını da beraberinde getirir.
Kendi çıkarların veya koltuk sevdan için, karşındaki insana; “Şerefsiz, hain, terörist v.b.” sözleri söyleyeceksin, hem de bu konuşmaları halkın önündeki toplantılarda yapacaksın, günün birinde de aynı kişi ile kolkola girip bir yolda yürürken mutluluk şarkıları söyleyeceksin!
Önüne “Fak kurulan” bir fare bile, bunu farkettiği anda, bir daha o kilerden uzak dururken, bazı insanlar için kurulan “kaset fakları” korkusu ile, Koç gibi kükrerken, Kuzu gibi melemelerine anlam veremiyorum….
Yorum Yazın