19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5933
EURO34.8845
ALTIN2503.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Seçim ve imza…

Seçimlerde oy kullanmalar, oy pusulasının sayımı ve sonuçlara itirazlar edilmesi olaylarını seçim günleri konuşur, tartışırız.

24 haziran seçimlerinde de bazı yerlerden sandıklar, oy pusulaları ve benzeri olaylarla ilgili eleştirel olayları duyduk, gördük veya izledik.

Pazar günü sabahleyin erkenden kalkıp, vatandaşlık görevimizi yerine getirmek üzere evden çıkmak üzereyiz.  11 yaşındaki oğlumuz Onur bizimle gelmek istemiyor ve evde kalacağını söylüyor.

Onur’un gerekçeleri aynen şöyle; “Ben sizinle gelsem bile Polisler beni okulun içine almazlar. Çünkü ben oy kullanacak yaşta değilim, gerçekten de öyleyim. Dışarıda anne-babamı bekleyeceğime oy kullanmak için sizinle gelmek yerine evde kalmayı tercih ederim daha iyi olur!..”

Onur bunları söylerken, oy rengini de vererek bizlere; “Beni seven bir anne-baba iseniz eğer; benim adayım……’dır. Oyunuzu ona vermelisiniz, çünkü bundan sonrası bizim için önemlidir!” diye konuşuyor.

Mehmet Akif Ersoy Mahallesindeki  ayrı adı taşıyan Lise’de oy kullanmak üzere içeriye girmek üzereyiz. Hayret, her zamanki gibi dışarıda insanların önünü kesen ‘oy avcıları’ bu kez göremiyoruz. Resmi bir polis memuru sandık numaramızı soruyor, yardımcı olmak istiyor. Vatandaşlar gayet sakinlik içerisinde merdivenlerden oy kullanmaya çıkıyor veya oylarını kullanıp merdivenlerden  aşağıya iniyor.

Hoş bir hava. Hoş bir seçim ortamını görmekteyim. Keşke diyorum diğer sandıklarda ve illerimizde de aynı güzellikte seçim ortamı yaşanabilse diye iç geçirerek merdivenleri çıkarak 1202 numaralı sandık odasına varıyoruz.

Sırada beklemeden kimliğimizi, seçmen kağıdığımızı vererek oy pusulaları alıp gizli bölmeye geçip oyumu kullanıp sandığa attım. İmza atarken  görevlinin gösterdiği yerin bir altındaki alana; yani eşimin imza atması gereken yeri imzalamışım.

Yanlış yere imza attığım bana anımsatılırken, ben de eşimin benim yerime imza atabileceğini bir işaretle bunu belirtebilecekleri önerisinde bulundum. Ama görevli insanlar, gayet ciddi şekilde imza yerim üzerinde duruyor ve olayı önemsiyorlardı.

Eşim zarfını sandığa attıktan sonra imza atarken anımsatma yaptılar; “eşiniz sizin bölümü imzaladı yanlışlıkla, sizde onun kısmını imzalayın ki bizde imzaların taşmamasını sağlayalım.”diye nazik şekilde uyarıda bulunuyorlardı.

Ne kadar ciddi bir yaklaşım ve seçmeni kırmadan, üzmeden bir yaklaşımdı. Keşke tüm sandık görevlileri bu okuldaki ve bu sandıktaki görevliler gibi olsalar diye düşündüm. O sandık görevlilerinden birini bile tanımıyorum ama, hepsine teşekkür ediyorum.

Bir arkadaşımın anlattığı “Seçim fıkrası”nı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Oyunu kullanmak üzere sandık başına gelen adam, oy pusulası ile mührü alıp kabine gidip tercihini yaptıktan sonra zarfı da sandığa atmış. Oy kullanması ile ilgili kağıdı imzalayacağı sırada, kendi isminin altındaki eşinin de isminin yazılı olduğunu görünce, sandık görevlisine sormuş; “Eşim de oy kullanmış, ne zaman geldiğini merak ediyorum!?”diye sormuş.

Sandık görevlisi; “Evet beyefendi eşiniz sizden önce gelip oyunu kullanıp gitmiş ve imzalamış bile. Siz ayrı evlerde mi yaşıyorsunuz bilemem ama, eşiniz oyunu kullanıp gitmiş!”diye konuşmuş.

Genç adamın elindeki kimlik kartı ile seçim kağıdı olduğu halde boynunu bükerek; “Vay be kaçırdım desenize!.. Bir daha göremeyeceğim eşimi!..”

Görevli yeniden sormuş; “Beyefendi siz eşinizle aynı evde yaşamıyorsunuz galiba, o nedenle göremediniz!”.

Adam derin bir iç geçirdikten sonra; “Birlikte yaşıyorduk, ama 2 yıl önce ölünceye kadar!..” 

Seçimlerle ilgili bir fıkra ile yazımı bitiriyor esenlikler diliyorum…  
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar