Cumhurbaşkanlığı için sayılı günler kalmasına rağmen, hareketli anlar yaşanmadığına tanık oluyoruz.
Referandum seçimleri bile bundan çok hareketli geçerken, 10 Ağustos Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hareketsiz geçmesine bir anlam veremiyoruz.
Sanki kazanan aday belli olmuş gibi, kimin ne kadar oy alıp alacağı kesinleşmiş gibi parmaklar oynamıyor, sokaklarda hareketli günler yaşanmıyor.
Ramazan ayındaki hareketsiz geçen günleri, oruçlu olunmasına bağlıyorduk, Ramazan bitti, bayramını da yaptık ama hala seçim havasına girilemedi.
Bugün Salı, Pazar’a kaç gün kaldı şunun şurasında, ama hala hareketlilik göremiyoruz.
İki değişik araçla farklı sloganlarla kent merkezinde dolaşılıyor, müzik eşliğinde Cumhurbaşkanı adayı için oy isteniyor.
Fazla gürültülü şekilde seçim çalışmalarını da istemiyoruz, bu sakinlik iyi aslında. Fakat halk sandığa gidecek, halk Cumhurbaşkanını ilk kez kendisi seçecek ama halkta bir hareketlilik göremiyoruz. Halk geçim derdine mi düştü yoksa dile yorumlar getiriyoruz.
Bu sessizliğin altında farklı anlamlar çıkarılabilir mi, siyasi gözlemciler ne gibi farklı sonuçları tahmin ederler diye düşünmek gerekiyor.
Pazar günü sandığa gidilecek, ama henüz vatandaşların seçmen kağıtları eline ulaşmadı. Kim hangi sandıkta kullanacağını bilemiyor. Mahalle Muhtarları seçmenlere hangi okul ve sandıkta oy kullanacağını bildirirlerdi. Seçimlere sayılı günler kalmasına rağmen böyle bir çalışma da ortalarda göremiyoruz.
Sokaktaki vatandaş bizlere soruyor, seçmen kağıtlarının gelmediğini söyleyenleri muhtarlara yönlendiriyoruz. Bu seçimlerin farklı sonuçlar çıkarabileceği mi düşünülüyor acaba?
Ne gibi farklı sonuçlar çıkabilir ki!? Ortada üç aday var, birinci tur da gerekli oyun alınamaması halinde ikinci tur oylamada adaylardan birinin çekileceği, ama diğer iki adaydan birine destek vereceği değerlendiriliyor.
Kazanma şansı olmayan, ancak ortada denge unsuru olarak görülen aday Selahattin Demirtaş, bu seçimde ikinci tur oylamaya kalınması halinde sandıktan önemli isim olarak çıkan aday olarak tanımlanacaktır.
Çünkü ikinci tur oylama için Erdoğan’da, İhsanoğlu’da Selahattin Demirtaş’ın desteğine gereksinim duyacaktır.
Cumhurbaşkanlığı için aday sayısı üç yerine 4 veya 5 kişi olsaydı, seçim sürecinde hareketlilik fazla olur muydu diye de düşünüyorum. Aday sayısı bugünkünden fazla olsaydı, oylamanın turları da farklı olacaktı, ilk turda kimsenin seçilebilme şansı olmayacaktı. Ama şu duruma göre bakıldığında ilk turda seçilebilme şansı tartışılırken, ilk turda olamasa bile ikinci tur oylamada sonuç belli olacaktır.
Pazar günü akşam saatlerinde sandıklar açılıp oy ayrım ve sayım işlemleri başladığında, önceki seçimler gibi olmayıp, erken saatlerde sonuçlar açıklanacak, oyların rengi belirlenirken, geleceğin Cumhurbaşkanı ve önümüzdeki süreçte Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhur-u’nu temsil edilme noktaları da ilk saatlerde farklı tartışmalara neden olabilecektir. Saygılarımla…
Referandum seçimleri bile bundan çok hareketli geçerken, 10 Ağustos Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hareketsiz geçmesine bir anlam veremiyoruz.
Sanki kazanan aday belli olmuş gibi, kimin ne kadar oy alıp alacağı kesinleşmiş gibi parmaklar oynamıyor, sokaklarda hareketli günler yaşanmıyor.
Ramazan ayındaki hareketsiz geçen günleri, oruçlu olunmasına bağlıyorduk, Ramazan bitti, bayramını da yaptık ama hala seçim havasına girilemedi.
Bugün Salı, Pazar’a kaç gün kaldı şunun şurasında, ama hala hareketlilik göremiyoruz.
İki değişik araçla farklı sloganlarla kent merkezinde dolaşılıyor, müzik eşliğinde Cumhurbaşkanı adayı için oy isteniyor.
Fazla gürültülü şekilde seçim çalışmalarını da istemiyoruz, bu sakinlik iyi aslında. Fakat halk sandığa gidecek, halk Cumhurbaşkanını ilk kez kendisi seçecek ama halkta bir hareketlilik göremiyoruz. Halk geçim derdine mi düştü yoksa dile yorumlar getiriyoruz.
Bu sessizliğin altında farklı anlamlar çıkarılabilir mi, siyasi gözlemciler ne gibi farklı sonuçları tahmin ederler diye düşünmek gerekiyor.
Pazar günü sandığa gidilecek, ama henüz vatandaşların seçmen kağıtları eline ulaşmadı. Kim hangi sandıkta kullanacağını bilemiyor. Mahalle Muhtarları seçmenlere hangi okul ve sandıkta oy kullanacağını bildirirlerdi. Seçimlere sayılı günler kalmasına rağmen böyle bir çalışma da ortalarda göremiyoruz.
Sokaktaki vatandaş bizlere soruyor, seçmen kağıtlarının gelmediğini söyleyenleri muhtarlara yönlendiriyoruz. Bu seçimlerin farklı sonuçlar çıkarabileceği mi düşünülüyor acaba?
Ne gibi farklı sonuçlar çıkabilir ki!? Ortada üç aday var, birinci tur da gerekli oyun alınamaması halinde ikinci tur oylamada adaylardan birinin çekileceği, ama diğer iki adaydan birine destek vereceği değerlendiriliyor.
Kazanma şansı olmayan, ancak ortada denge unsuru olarak görülen aday Selahattin Demirtaş, bu seçimde ikinci tur oylamaya kalınması halinde sandıktan önemli isim olarak çıkan aday olarak tanımlanacaktır.
Çünkü ikinci tur oylama için Erdoğan’da, İhsanoğlu’da Selahattin Demirtaş’ın desteğine gereksinim duyacaktır.
Cumhurbaşkanlığı için aday sayısı üç yerine 4 veya 5 kişi olsaydı, seçim sürecinde hareketlilik fazla olur muydu diye de düşünüyorum. Aday sayısı bugünkünden fazla olsaydı, oylamanın turları da farklı olacaktı, ilk turda kimsenin seçilebilme şansı olmayacaktı. Ama şu duruma göre bakıldığında ilk turda seçilebilme şansı tartışılırken, ilk turda olamasa bile ikinci tur oylamada sonuç belli olacaktır.
Pazar günü akşam saatlerinde sandıklar açılıp oy ayrım ve sayım işlemleri başladığında, önceki seçimler gibi olmayıp, erken saatlerde sonuçlar açıklanacak, oyların rengi belirlenirken, geleceğin Cumhurbaşkanı ve önümüzdeki süreçte Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhur-u’nu temsil edilme noktaları da ilk saatlerde farklı tartışmalara neden olabilecektir. Saygılarımla…
