Yazımın başlığındaki sözü, “sağ görüşlü olma” anlamında algılayanlar olabilir. Ancak, sağdulu olmak öyle anlaşıldığı gibi değildi!
Her seçim öncesinde vatandaşlarımızın huzur ve güven içerisinde oylarını kullanabilmeleri ve tercihlerini yapabilmeleri için “sağduyu” çağrısı yapılır.
Bu seçimlerde de yine aynı sözler kullanılıyor ama, sözleri kullanan siyasilerin hal ve hareketleri ile dudaklarının arasından çıkan sözcüklerin hiç te hoş olmadığına tanık olmaktayız.
Seçimlerin günü yaklaştıkça hırçınlık, öfke ve iftiralarda yükselen tansiyonun kontrol edilmesini bekliyoruz. Bu seçimler sonucunda Belediye Başkanlığını kaybederseniz, memleket elden gitmez! Seçimi kaybetmeyi “vatan toprağının işgali(!)” görmek isteyen bir anlayışın konuşmalarına üzülüyoruz.
Siyasi yazılardan uzak durmaya özen gösteriyorum, ama öylesi olaylarla karşılaşıyor veya yakışmayan sözleri duyuyorum ki, yüreğim dayanmıyor ve kendimi frenlemeye çalışıyorum.
Neye inanıyor veya seviyorsanız onun aşkına başınızı ellerinizin arasına koyup ta 5 yıllık geleceğiniz için 5 dakika düşünebilir misiniz!?
Yazılı ve görsel basının değişik görüşlerinde olanlarını aynı gün okuyun veya izleyin! Tek taraflı medyayı takip etmeden konuşulan ve yaşananları gözlemleyin, ardından da 5 yıl için 5 dakika sizleri düşünmeye davet ediyorum!
Son günlerdeki gelişmeler ve yaşanan olayları sizlerle paylaşmak istiyorum. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Ankara Şehir hastanesinin açılışında yaptığı konuşmasında; 3600 ek gösterge konusunun seçimden sonra ele alacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan Ankara’daki Yeni mahalle mitinginde ise; partisine destek veren MHP dışındaki diğer partilerin aleyhinde konuşurken onlara “bukalemun” sözcüğünü kullanmasını yakışıksız olarak bulduğumu belirtmek isterim.
Bukalemin denilen bir sürüngen hayvanı TBMM’de birlikte oturduğunuz diğer partilerin Başkan ve vekillerine “benzeti yapmak” bir ülkenin en üst düzeyindeki yöneticisine yakışık almaz! Kaldı ki, halkımız yerel yöneticileri seçmek için 31 Mart’ta sandık başına gidecekler.
Konuşmaları arasında, “HDP’yi söylememe gerek yok” denilirken, şu anda yasal olarak adayları ile seçimlere girecek olan ve bu seçimlerde MHP’den fazla seçim için yardım olacak olan bir parti için bu sözleri kullanma olayını da anlamakta zorlanıyorum!
HDP, mademki “teröre destek veriyor” öyle ise 31 Mart seçimlerindeki yardımları verilmesin! Bunu yapmayanların, şu anda yasal olan bir parti veya yandaşları hakkında tepki göstermelerini doğru bulmuyorum!
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin düzenlediği Aksaray mitinginde yaptığı konuşmada; “Patlıcan pahalıysa dünyanın sonu değil”diye konuşuyor. Bahçeli’nin sözlerini tırnak içinde yazıyorum: “ Konuyu patlıcana taşıyanlar meymenetsizdir.Bekayı patlıcanla mukayese etmek izansızlık değil mi? Patlıcan, domates yazın bollaşır. Kimsenin sofrasında gözümüz yok ama patlıcan pahalıysa bu dünyanın sonu değildir”
Hemşehrimiz, yani MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yukarıdaki konuşmalarına Çukurova insanı nasıl bir yorum yapıyor bilemem ama, ben böylesi bir konuşmayı talihsizlik olarak değerlendiriyorum.
İktidarın ülkemizdeki tarım politikasının nasıl uygulandığını araştırmak önemlidir.
Geçen yıl 247 bin ton patatesi, kilosu 44 kuruştan ihraç ettik. Bu yıl ise 63 kuruştan sattık. Başka ülkelere bu ücretle patates satarken, iç piyasadaki daralma nedeniyle şimdi de kilosu 3
TL’den ithal eder duruma geliyoruz. Biraz da siz kafanızı yormanız dileğimle…
