19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.6012
EURO34.8231
ALTIN2490.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Saçlı yılan

Eskiden yaşı ilerlemiş büyüklerimiz anlatırlardı, saçlı yılanların bulunduğunu, bir insanı yutabilecek vücudunun olduğunu söylerlerdi.


Çocukluk işte, inanırdık. Derken zaman geçti, bizler gençlik çağımıza geldiğimizde tarlada, dağda, bahçemizde gördüğümüz yılanların saçlarının da, ayaklarının da olmadığını gördüğümüzde büyüklerimize inanmaz olduk.
Yılanın saçını göreniniz var mı, ayaklarının olduğu bileniniz var mı? Olur mu canım, yılanın saçı ve ayağı diye şimdi kafanız karışmaya başlamıştır.
Yılanın ayağını değil de saçlarını gördüğümü söylesem bilmem bana inanır mısınız?


Amanos dağlarının koruluk ormanlarında üç arkadaşımla avlanmaya çıktık. Erken saatlerde yiyeceklerimizi de çantamıza alarak çam ağaçlarının arasından yürüyoruz. Pusu kuracak belli noktalar arıyoruz. Bu arada kendimizi yırtıcı hayvanlardan koruyabilmek için de, kaya tepesi veya yüksek ağaçlar arıyoruz. Yanımıza yiyecekleri alırken su almayı üçümüzde unutmuşuz. Bir ara su içmek istedim ama çantamda su yoktu, yanımdaki arkadaşlara sordum onlar da almamıştı. Ormanlık alanların derelerinde su bulabileceğimiz için tepeden aşağıya dereye inmeye başladık. Çam ağaçlarının kokusu ciğerlerimize işliyor, bitkilerin kokuları ile içimizi ferahlatıyor. Fıkra anlatarak yürüyoruz ormanlık alanlardan.


Nihayet dereye ulaştık, suyu bulduk ama dereden akan su ne kadar temiz olabilirdi diye düşünmeden kana kana avuçlayıp içmeye başladık. Yaklaşık üç saattir yürüdüğümüz için yorulmuştu. Dirseğimizi deredeki büyük taşlara yaslanıp dinletmeye başladık.


Dinlendikten sonra yeniden dere içerisinden yürümeye başladık.güneş yavaş yavaş doğmaya başlamıştı. Sık ağaçlık arasından yürürken gözlerimize ağaçların dalları değmesin diye ellerimizde korumaya çalışıyorduk. Bir mağaranın yanından geçerken içeriden ilginç sesler duyunca silahlarımızı doğrultup mağaranın giriş kapısına gözlerimizi dikip bakışlarımızı bir noktaya odakladık.


Arkadaşlardan biri, içeride Ayı olabileceğini, dikkat etmemizi öneriyordu. Ayı sesine benzetemediğimiz gibi, hangi hayvanın sesi olabileceğini kafamızdan geçirmeye başladık. Büyük bir havyanın soluk alıp vermesi ile dereler yankılanıyordu sanki. Mağaranın girişine belli uzaklıkta siper alıp gözlerken, arkadaşlardan biri dayanamayıp mağaranın içerisine doğru bir el ateş açtı. Tam bu sırada da mağaradan bir karaltı dışarıya çıkmaya çalışıyordu. Silah sesi üzerine mağaradan çıkan karaltı dereye doğru barajdan boşalan su gibi akmaya başladı. O anda hayvanın çıkardığı ses ormanlık alandaki tüm ağaçların gövdesini sallıyordu sanki. Üçümüz de dilimizi yutmuş gibi yerimizde donup kalmıştık. Konuşamıyorduk, çünkü hayvan sesimize gelebilir, bizi parçalayabilirdi. Arkadaşın biri “ ” diye bağırarak ardı ardına ateş etmeye başladı. Kafasından kurşun yiyen yılanın başını yukarıya kaldırıp bağırdığı sırada siyah uzun saçlarını gördüğümüzde kaçmaya başladık. Arkama bakmadan kaçarken birden ayağıma takılan taş parçası ile yere düştüm. Kaçmak için ayağa kalktım ki, evdeki yataktan düşmüşüm, meğerse gördüklerim bir rüya imiş. Saygılarımla…
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar