26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5468
EURO34.9721
ALTIN2439.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Polis - Gazeteci

Çarşı merkezinde yürürken esnafın biri  beni çağırıyordu.


Bu günlerde Belediye başkan Adaylarının  çalışmaları ve seçimi kimin kazanabileceği sorularının yöneltileceğini sanarak işyerine girdim.


Ben yerel seçimlerle ilgili soru sorulacağını sanarken esnaf; “otoyolda  bir tırda   uyuşturucu yakalanmış. Osmaniye’nin önemli isimlerinden biri gözaltına alınmış. Bu olay doğru mu?”diye sordu.


Sustum, esnafın gözlerine baktım. Bilgi sahibi olmadığım için konuşmamam ve yazmamam en doğru olanıydı.


Şimdi Emniyet Müdürlüğüne gitsem veya telefon açıp olayı sorsam yanıt vermeyeceklerdi. Çünkü, Emniyet ile gazetecilerin arasına  biraz mesafe konulduğunu anımsadım.


Oradan ayrılıp giderken, polis telsizinden bir olay duydum. Bir cinayet veya ölüm olayıydı sanırım. Olayın ne olduğunu öğrenebilme adına polis memurunun yanında biraz yavaşlamak istediğim sırada, bu kez polis telsizinden bir anons; “telefonda görüşelim!” ardından telsizdeki ses kesildi.


Olay cinayet mi, kaza mıydı diye düşünerek yürüyorum. Haber yapmam gerekiyordu. Olayla ilgili bilgiyi nereden alacaktım, duyumlar üzerine mi haber yapacaktım?


Şimdi Emniyet müdürlüğüne gitsem veya telefon açıp olayı sorsam yanıt vermeyeceklerdi. Çünkü, Emniyet ile gazetecilerin arasına biraz mesafe konulduğunu anımsadım.


Nasıl olacaktı bundan sonrası? Yolda yolakta karşılaştığımız polis memuru ile selamlaşmaya kalksak birileri bilgi aldığımız yorumunu yapabilir miydi? Çay ocağında otururken yanımızdan geçen tanıdık polis memuruna bir bardak çay ısmarlamak istediğimizde bizi birlikte görenlerden bazılar; “polis-gazeteci işbirliği” diye yorumlar mıydı?


Herhangi bir olay sırasında fotoğraf çekmek istediğimiz veya olay yerinde bir bilgi notunu defterimize yazmak istediğimiz sırada polis memuru ile gözgöze geldiğimizde neler yaşanabileceğini düşünerek yürümeye başladım.


Bir vatandaş olarak Emniyet Müdürlüğüne gitmem gerekiyor. Kapıdan içeriye girerken beni tanıyan polis memuru şöyle bir tepeden tırnağa bakacak. Gazetecilerin Emniyet Müdürlüğüne girmelerine mesafe konulduğuna göre, bu gazeteci hangi amaçla giriyor diye düşünebilecektir.


Böyle bir durumda polis memuru sormadan yanıtlamam gerekecek; “ben bir vatandaş olarak giriyorum, gazeteci kimliğimi dışarıda bıraktım”diye mi konuşmalıyım?


Hangi amaçla olursa olsun, bir vatandaş olarak bir işimi takip etmek üzere de olsa Emniyet Müdürlüğüne giriyorsam, gazetecilik duygularım ve gözlemlerimi sıyırıp atabilmem olası değil. Aynı olay polis memuru ve diğer meslekte çalışanlar içinde geçerlidir.


Sabahları gazeteleri teslim etmek üzere Emniyet Müdürlüğüne giren gazete dağıtıcısı nasıl olacak? Gazeteleri kapı girişinde mi teslim edecekler diye düşünüyorum.


Bu olay iyi mi, kötü mü oldu bilemeyiz ama süreç içerisinde iyi veya kötü olup olmayacağı ortaya çıkacaktır. Halkın haber alma özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelen bir uygulamayı kabul etmek olası değildir. Ayrıca insanlar; “kendileri için istemediklerini başkaları için de istememelidir” deyimini anımsatmak isterim. Adalet, bir gün herkes için gerekli olacaktır. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar