160x600
28 November, 2025, Friday
DOLAR 42.2631
EURO 49.0719
ALTIN 5726.6
Emiyra BAYRAK

Emiyra BAYRAK

Mail: emiyra@medyagazete.com

Peygamber Efendimizin Süt Annesi

   HZ MUHAMMEDİN KÜÇÜKKEN GÖĞÜSÜ YARILIP KALBİNİN ÇIKARILIP TEMİZLENMESİ 

Mekke’de olumsuz hava şartları yeni doğan çocuklar için pek elverişli olmadığından dolayı aileler bebekler göçebe yaşayan sütannelere verilirdi. Ayrıca aileler çocuklarını bu göçebe sütannelere verirken de çocuklar bu sırada hem çölün serin havasında büyüyüp hem de doğru ve sade Arapça’yı öğrenmeleri sağlanırdı.

Ebû Leheb’in câriyesi olup Medine çevresinde yaşayan Eslem kabilesine mensuptur. Hz. Muhammed’in doğum haberini efendisine ulaştırdığı sırada yeğeninin doğumuna sevinen Ebû Leheb tarafından âzat edildiği belirtilir. Ancak Süveybe’nin Ebû Leheb ailesiyle irtibatının devam ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim bazı rivayetlerde Ebû Leheb’in onu Resûlullah’ın Medine’ye hicretinden sonra âzat ettiği kaydedilmektedir. 

Annesi Âmine tarafından kısa bir süre emzirilen Hz. Muhammed sütannesi Halîme’ye verilinceye kadar Süveybe’den süt emdi. Kendisinden önce amcası Hamza, daha sonra da halası Berre’nin oğlu Ebû Seleme el-Mahzûmî Süveybe’den süt emdikleri için Resûlullah’ın sütkardeşleri olmuşlardır. Hz. Muhammed’e Hamza’nın kızı Ümâme veya Ebû Seleme’nin kızı Dürre ile evlenmesinin teklif edildiği, ancak Hamza ve Ebû Seleme’nin kendisinin sütkardeşleri olduklarını ve Allah’ın sütkardeş kızı ile evlenmeyi haram kıldığını söylediği bildirilmektedir

Efendimizi daha sonra ,çölde yaşayan ve evi Taif yakınlarında bulunan Halime isimli bir sütanneye verilmişti. Dört yaşına gelene kadar sütannesi Halime’nin yanında kalan Hz. Peygamber’in bu sırada Şeyma Üneyse ve Abdullah isimlerinde üç tane de sütkardeşi olmuştu.

"Ben, Sa'd bin Bekroğulları yanında emzirilip büyütüldüm. Birgün süt kardeşimle birlikte evlerimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu bir altın tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan parçası çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler."

Bu hâdise ile Peygamber Efendimizin (asm) mübârek kalbi, İlâhî bir nur ve Cenâb-ı Hak tarafından bir sekînet ve bir ruh ile genişletilmiş oluyordu. Aynı zamanda Resûlullah Efendimizin (asm) nefsi o yaşından itibaren kudsî duygular ve İlâhî nurlar ile te'yid edilerek, her türlü vesvese ve şüpheden temiz hale getiriliyordu.

Nur yüzlü Efendimiz (asm) süt kardeşi Abdullah ile beraber evlerine yakın çayırlıkta kuzularını otlatıyordu. Bir ağacın altında çimenden yemyeşil halının üzerine oturmuş, tatlı tatlı konuşuyorlardı. Bir müddet sonra da Abdullah ağacın serin gölgesinde uykuya daldı.

Kâinatın Efendisi (asm) ise, oturduğu yerden kâinatı kuşatan eşsiz güzelliklerin Yaratıcısını düşünmeye koyuldu. Bu sırada kuzular yayıla yayıla epeyce uzaklaşmışlardı, onları geri çevirmek için Peygamberimiz (asm), Abdullah'ın yanından ayrıldı. Bir müddet gittikten sonra, karşısına beyaz elbiseli iki kişinin çıktığını gördü. İkisi de güler yüzlü ve sevimli idiler. Birinin elinde içi karla dolu altın bir tas vardı. Nur yüzlü Efendimizin (asm) yanına usulca yaklaştılar. Onu tutup İlâhî bir halı gibi duran yemyeşil çimenlerin üzerine uzattılar. Efendimizde (asm) ne ses, ne seda, ne de telâş vardı. Bu güler yüzlü, bu temiz sîmalı ve bu sevimli insanların kendisine kötülük yapmayacağını biliyordu.

Ağacın serin gölgesinde uyumakta olan Abdullah bu sırada uyandı. Manzarayı görünce olanca hızıyla telâşlı telâşlı eve vardı. Gördüğü manzarayı anne ve babasına anlattı. Heyecan ve telâşlarından, evlerinden nasıl çıktıklarının farkında bile olmayan Halîme ile kocası, bir anda Peygamberimizin (asm) yanına vardılar. Fakat, Abdullah'ın anlattıklarından eser yoktu. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Zira, gelenler memur edildikleri vazifelerini bir anda bitirip, gözden kaybolmuşlardı. Sadece ayakta duran Kâinatın Efendisinin (asm) benzi uçuktu ve hafiften gülümsüyordu.
Fazlasıyla telâşa kapılan Halîme ve kocası, "Ne oldu sana yavrucuğum?" diye sordular.

“Kâinatın Efendisi (asm) şunları anlattı:
"Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu bir tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan pıhtısı çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizledikten sonra ayrılıp gittiler.”

Aradan yıllar geçecek, kendilerine peygamberlik vazifesi verilecekti. Birgün sahabîlerden bazıları, "Yâ Resulallah, bize kendinizden bahseder misiniz?" diyecekler; Resûlullah (asm) da,
"Ben babam İbrâhim'in duâsıyım. Kardeşim İsâ'nın müjdesiyim. Annemin ise rüyâsıyım. O, bana hâmile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nurun kendisinden çıktığını görmüştü."

Bu hâdise ile Peygamber Efendimizin (asm) mübârek kalbi, İlâhî bir nur ve Cenâb-ı Hak tarafından bir sekînet ve bir ruh ile genişletilmiş oluyordu. Aynı zamanda Resûlullah Efendimizin (asm) nefsi o yaşından itibaren kudsî duygular ve İlâhî nurlar ile te'yid edilerek, her türlü vesvese ve şüpheden temiz hale getiriliyordu

Dört yaşında sütannesi Halime’ye veda eden Hz. Peygamber bundan sonra annesi Âmine ile yaşayacaktı. Hz. Peygamber altı yaşına gelirken annesi Âmine ve dadısı Ümmü Eymen’le birlikte babasının mezarını ziyaret etmek üzere Medine’ye gitti. Bir süre Medine’de kalan Hz. Peygamber bu esnada hem babasının mezarını ziyaret etti hem de oradaki akrabalarını görmüş oldu. Belli bir zaman sonra Mekke’ye geri dönerken bu sırada da Ebva denilen bir yerde Hz. Peygamber’ efendimizin annesi Âmine hatun hastalık geçirir  ve orada vefat eder . Yetim olarak dünyaya gelen efendimiz artık öksüzde olmuştur.

Anlaşılan odur ki, maddî kalbin îmân, ilim, hikmet, şefkat gibi mâneviyat ile yakın alakası vardır. Aynı şekilde, maddî temizliğin de mânevî temizlik ile münasebeti mevcuttur. Bu itibarla Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm) maddî kalbinin yıkanıp temizlendikten sonra ilim, hikmet, İlâhî nur ve feyizlerle doldurulmasını akıldan uzak görmemek lâzımdır.
Aleyhu selatu vesselam 

MEKKENİN KOMŞUSU

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar