20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Patlıcanın kabuğu

Parlak bir görünüme sahiptir, sabahın erken saatlerinde üzerine biraz da soğuk su döktüğünüzde parlaklığının yanında bir de sert bir görünüme kavuşur.


İçindeki tohumları kabuğunu soymadan göremezsiniz. Kabuğu acıdır, ama parmaklarınızla hafiften okşadığınızda farklı bir ses çıkarır.


Kabuğunun acı olduğunu söylemiştim, bu konuda atalarımızın da bir sözü var; “Acı patlıcanı kırağı çalmaz”diye.


Bu halk deyiminin ne anlama geldiğini konusunda çeşitli yorumlar yapılsa da, ben bu konuda ‘duyarsızlar’ için söylenmiş olabileceğini iddia edebilirim.


Hani, zaman zaman olumsuzluklar, usulsüzlükler, eksik veya aksaklıklarla ilgili, hatta ve hatta yolsuzluklarla ilgili bile iddialar ortaya atılır, bu konuda da etkili ve yetkililer de duyarsız kalırlar ya!


İşte burada bu halk deyimi aklıma geliverir, pişkin adam, “acı patlıcanı kırağı çalmaz” yani amirlerinden korkusu yok diye düşünürüm.


Aslında bu halk deyiminin açılımı farklı yorumlanır. Dayanıklı insan, alışkın insan, çalışırken yılmayan, yorulmayan, hastalanmayan ve işini severek yapanlar için kullanılan bir deyimdir.


Ben farklı yorumluyorum işte. Elim dursa dilim durmuyor, dilim dursa elim el vermiyor.


Patlıcanın kabuğunun acı olduğunu söylemiştim, yiyebilenler için acıya dayanabilenler için bir sorun yok.


Toprakta yeni ürün verirken boyuna posuna ve endamına baktığınızda içinizde yeme duyguları belirir. Elinize alırken kıyamazsınız onu yemeğe, ama içiniz kıpırdamaya başladığında kabuğunu soyup, hangi türden yemek yapmak istiyorsanız o hale dönüştürebilirsiniz.


Avcunuzun içinde sıkarken patlıcanı, kabuğunun verdiği ses dişlerinizi gıcırdatabilir. İsterseniz fırına verir kızarsız, sonra kabuğunu soyup üzerine biraz tuz, biraz kırmızı biber atarak yufka ekmeğin arasına sarıp midenize indirebilirsiniz.


O zaman acısı filan da kalmaz. İsterseniz bıçakla dilimleyip tencerede daha farklı bir yemekte yapabilirsiniz.


Avcunuza alıp kabuğunu soyarken, dişlerinizin gıcırdaması, endamının güzelliğine dayanamayıp kesmeye veya kabuğunu soymaya kıyamaya da bilirsiniz. Ama aç iseniz, yeme gereksinimi duyuyorsanız  gözünün yaşına bakmadan yapacağınızı yapar ve midenize indirme planlarını yaparsınız.


Bazı etkili ve yetkili ağızların patlıcanın kabuğu gibi acı olduğuna tanık olmuşunuzdur. Dillerinden çıkanları akıllarının süzgecinden geçirmeden konuşurlar.


Sorunları aktarırsın, söyler veya yazarak dile getirirsin, patlıcanın gövdesi gibi dik durur, sertleşir, parlar ve kabuğunun acılığını gösterir. Ama bir türlü sorunların çözümü için çalışmaya soyunmaz. O zaman çalışmaya soyunmuyorsa, soymak için, içindeki tohumları görebilmek için ve tadına bakmak için yeni yöntemlere başvurmak mı gerekecek?


Topraktan toplanıp, tablanın üzerine getirilince, biraz da sabahın erken saatlerinde üzerine su döktüğünüzde patlıcanın endamı, görünüşü ve satılmaya doğru yol alırken tablanın üzerinde yaylana yaylana götürülürken, görenlerin içi gider yemek için.


Mutfağa getirilip elinize bıçağı aldığınızda önce kurbanlık koyun gibi okşarsınız onu, parmaklarınızın arasındaki sesi duyduğunuzda dişiniz gıcırdamadan soyabilirseniz kabuğunu, bir de parmaklarınızı ağzınıza götürmeden soyarsanız, acısını duymaz, hatta hoşunuza bile gider onun yemeğe hazır hale getirilmesi.


Afiyet olsun, bugünkü yemek tarifimizi okudunuz, saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar