Çalışmaktan yorgun düştüğüm anda bürodan çıkar, arkadaşım Osman’a uğrarım. Osman her zaman olduğu gibi masanın üzerine dirseğinin biri yan koyarak sandalyeye oturur. Osman, Osmaniye’den gitmek istediği söylediği zaman başlarız tartışmaya.
Osman’a en çok kızdığım olay, “Osman, Osmaniye’den gittiğin yerin sana daha güzellik kazanacağına inanıyor musun?”şeklinde olur.
Bu tür tartışmalardan usandığım için son zamanlarda Osman’a sık uğramaktan vaz geçiyorum. Ne zaman Osman’a uğrasam, başlar Osmaniye’den gitme düşüncelerine.
Dün beni aradı Osman, sohbete ihtiyacı olduğunu, bana bir fincan kahve içireceğini anlatırken, ardından da ekledi; “Bu defa seninle Osmaniye’den gitme konusunu açmayacağım!”diyordu.
Anladım ki, Osman’da anlamış benim sıkıldığım Osmaniye’den gitme planlarını benimle paylaşmayacak.
Osman’nın yanına geldiğimde her zaman ki gibi, masanın üzerine dirseklerini koymuş, sandalyede yan oturuyordu. Osman’ın bir özelliği daha vardı; odasına girdiğinde ayakkabısını çıkarır, ayaklarının hava almasını isterdi.
Osman’ın odasına girdiğimde arkasında koskaca Osmaniye haritası, onun yanında da Osmanlı haritası asılı dururdu.
Kahvelerimiz geldi, içmeye başladım. Osman konuşmaya başladı, Osmaniye’deki önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili görüşlerimi ve tahminlerimi sordu. Siyasetin dışında konuşmak istediğimi söyledim Osman’a. Osman bu kez Osmanlı’lardan konuşalım o zaman diye söze başladı. Osmaniye’de Osman’ın bürosunda Osmanlı’dan konuşmaya başlayacaktık. Osmanlı filminden mi konuşacaktık, Osmanlı Padişahlarından mı, Osmanlı devletinin sınırlarından mı konuşacaktık.
Koskoca imparatorluğun neresinden başlayacaktık konuşmaya. Saatler, hatta günlerce konuşabilecek bir konuyu açmıştı Osman.
Kalsın Osman, Osmanlı’dan konuşmayalım, gel Osmaniye’nin siyasetinden konuşalım. Çünkü bu daha az süreli konuşma olacaktır dedim.
Osman’la Osmaniye siyaseti üzerine konuşmaya başladık. Bizim Osman biraz iktidardan çekinen biriydi. İşleri gereği boynu biraz kıldan inceydi. Biraz diyorum, çünkü bazı işlerini yaptırabilmek için iktidarla ters düşmemesinin gerektiğini biliyordu. Muhalefetlik yapma noktasında ön plana çıkmak istemeyen bir yapıya sahipti.
Gününü kurtaran kaptan örneğinde olduğu gibi, yağmurun yağdığı yere çadır kuranlardan biri de diyebiliriz bu olaya.
Başladık Osmaniye siyasetine, önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili tahminlere, aday adayları ve kimlerin aday olabileceklerine. Sonunda da hangi partinin hangi adayla seçimi kazanabileceğine geldi konu. Osmaniye için partiden çok, koltuğa oturacak adayın çalışma yöntemleri ve şehircilik anlayışı, mücadelesi önem taşıyordu.
Osman konuştu ben dinledim, ben konuştum Osman dinledi. Osman’la Osmaniye’de Osmanlı’yı konuşmadık ama, Osmaniye’yi konuştuk. Bir kahve içimlik bir konuşmaydı bu. Saygılarımla…
