Osmaniye ilimiz tarım ve hayvancılık sektörünün en uygun olduğu bölgede bulunmaktadır. Çünkü ziraat ve tarımda toprağımız çok verimli ve ekilebilir arazimiz yeterlidir. Kafamızı kaldırdığımızda veya başımızı iki elimizin arasına alıp düşündüğümüzde tarım ve hayvancılığa yeteri kadar önem vermediğimizi görüyorum. Zi̇raat odamız var, ziraat mühendislerimiz var, veterinerlerimiz, damızlık inek veya küçük baş hayvanlar ile ilgili birlik, dernek ve kuruluşlarımız var hakeza Tarım iİ ve İlçe Müdürlüklerimiz var. Tarım Kredi Kooperatifi mevcuttur. Lakin topraklarımız miras hukuku gereği çok parçalı ve dağınık, tarlalar bahçe büyüklüğünde kalmış, girdiler (tohum, gübre veya ilaçlar, mazot), işçilik ve finansman desteği vs nedenlerden, hayvancılıkta ise meraların yok olması ve ormanların yasaklanması nedeniyle geleneksel tarım ve hayvancılık iflas etmiş durumdadır. Diğer bir husus çiftçilerimiz ise yaptığı iş ile ilgili olarak kurum ve kuruluşlardan danışmanlık hizmetini alma noktasında nasıl bir destek alacağını bilmiyor veya kendi geleneksel bilgileri ile hareket etmeye çalışıyor.
Hal böyle olunca Devlet ile vatandaşların birlikte hareketlerinin sağlanması gerekiyorsa karma ekonomik proğramların yapılması önem arzetmektedir. İnsanlarımıza ulaşarak bilinçlendirilmesi durumunda profesyonel bilgi ile donanan kişiler işinde başarı sağlayacaktır. Çünkü üzülerek müşahade ediyorum ki ziraat mühendisleri devlette iş bulma gayretindeler. Özel sektördekiler ise zirai ilaç pazarlayan hizmet sektörü olarak iş yapmaya çalışıyor. Vatandaş arazisinde veya ağaçlarda kullanacağı ilacı kendileri belirliyor, uygulamayı kendisi yapıyor. Ağaçlarda hangi ilacı ne zaman nasıl hangi şartlarda kullanacağını sormuyor aynı zamanda da bilmiyorlar. Toprak analizi yapılmıyor. Ziraat mühendisleri arkadaşımız bu aldığı ilacın uygun olmadığını söylediği zaman muhatap alınmadığını üzülerek beyan ediyor.
Ziraat mühendisleri kendi imkanı olmadığı içim çiftlik kuramıyor seracılık eğitimini almış uygulama imkanı bulamıyorlar. Ziraat mühendisleri iş sıkıntısı çekerken tarımdaki rekoltede ise istenilen başarı sağlanamıyor. Neticede çiftçilerimiz başarısızlığına uydurduğu bahanelerin arkasına sığınıyor. Tarlasını, toprağını bırakıyor. Gerekli bilgi ve beceriye sahip olmayan çiftçilerimiz kendi istediği desteğide bulamadığı için hayatını idame ettiremediği için kırsal kesim ve köylerini bırakarak şehirlere geliyorlar. Vasıfsız işçi düzeyinde fabrikada, şirketlerde inşaatlarda işçi olarak yövmiyeci olarak çalışmak zorunda kalıyorlar. Salgın hastalık nedeniyle bu iyi niyetli köyden şehire inen kişiler şu an en büyük sancıyı çekiyorlar. Çünkü iki gün işe gidemeyen üçüncü gün evine ekmek götüremiyorlar.
Bu ve benzeri durumların esaslı bir şekilde araştırma/geliştirilme projesinin hayata geçirilmesi ve sahada uygulanması derhal işleme konulması büyük önem arzediyor.
Bu kurum ve kuruluşların kuruluş gayesi ile öngördüğü tüzüklerini bilelim öğrenelim be uygulayalım.