20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Önüne bir takoz koyabilsek!

Ekonomik anlamda dünyayı etkileyen doların yükselişinin önüne bir takoz koyabilme adına neler düşünüldüğünü merak ediyorum.

Dün sabah kalktığımda doların TL karşısındaki değerinin 9 lira 86 kuruşlarda seyrettiğini gördüm.

10 liraya merdiven dayayan doların bu yükselişi karşısında ülkemizi yönetenlerin, ekonomistlerle oturup fikir alış verişi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başladım.

İktidarın davranışlarına bakılırsa, doların yükselişe geçmesi kaygısını sanki yaşamaz gibiler.

Ne oluyor, nereye gidiyoruz, hızını alamayan doların yeni yılla birlikte 10 Tl’yi bulabileceğini düşünmek bile istemiyorum.

Gazete kağıdı sanki karaborsaya düşmüş gibi, bir top kağıdı 150 Tl’den aşağıya vermedikleri gibi, doların yükselişini fırsat bilenler paralarına para katma uğruna ticaretlerinde acımasız hale gelmişler.

Önümüzdeki günlerde yeni asgari ücretin belirlenmesi için toplantılar başlayacak.

Nihayetinde yeni asgari ücretin belirlenip açıklanmasının ardından iktidar sözcüleri mikrofonu ellerine alıp, “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek için iyi bir ücret verdik”diye konuşacaklar.

2021 yılının asgari ücreti belirlendiğinde bir dolar kaç lira idi, yıl sonuna gelindiğinde kaç lira olduğu yönünde hesaplamaları gözden kaçırmamak gerekiyor.

Freni boşalmış araç gibi her gün yükseliş hızını artıran doların karşısında eriyen paramızın değeri, vatandaşlarımızın sadece ekonomik değil, sosyal yaşantılarını da olumsuz yönde etkiliyor.

Bir yandan koronaviris salgını ile mücadele verirken, ekonomik anlamda insanlarımız yeterli beslenemedikleri için hastalıklara karşı direnç gösteremez hale geldiler.

Aşı vurulması ile ilgili uzmanlar açıklamalar yapıyor, iki doz aşı vurduranların üçüncü doz aşı yaptırmaları gerektiğinden sözediyorlar.

Sağlıklı beslenemeyen insanlar ne kadar aşı yaptırırlarsa yaptırsınlar, hastalıklar karşısında ne kadar direnç gösterebilirler?

İnsanlar et ve diğer proteinli gıdaları alabilmek için ekonomileri yeterli kalmamış durumda. Sebze ve meyvelerin de fiyatlarının yanına yaklaşılmaz olduğunu görmekteyiz.

Havalar soğumaya başladı, bizim bildik grip mevsimine girdik sayılır. Narenciye ürünlerinin bu mevsimde bol tüketilmesi önem taşırken, portakal veya mandalinanın kilosuna baktığımızda ayda kaç kez alabileceğimizi hesap ediyoruz.

Çukurova bölgesinde narenciye fazla üretiliyor ama bu bölgede bile fiyatına bakıldığında insanların alabilmekte zorlandıklarını görmekteyiz.

Bunun bir de Ankara, İstanbul ve diğer illerimizdeki satışlarını düşündüğümüzde insanların narenciye ürünlerini yeterince tüketemeyeceklerini anlamaktayız.

İktidar ve muhalefetin birbirlerine söz yetiştirmelerini dinliyoruz. Erken seçim üzerine yapılan konuşmalar gündemden düşmezken, son günlerde İYİ Partili Türkkan’ın bir şehit yakınına “küfür” etmesi ile ilgili tartışmalar konuşuluyor.

Buraya gelinceye kadar, geçmiş yıllarda başka Milletvekillerinin konuşmalarını araştırdığınızda, ne sözlerle karşılaşabiliriz.

Bu kadar gündemi meşgul etmeye gerek var mı, ne gerekiyorsa o yapılsın! Ülkemizin asıl sorunu işsizlik, ekonomik yaşantı, koronavirüs ve paramızın değerinin her geçen gün kaybeder olmasıdır. Bu konularda tartışmalar bekliyoruz…

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar