Okullarda öğrencilerin kitapları “ücresiz” olarak dağıtılmaya başladığı ilk günlerden bu yana yayınlarda da sorunlar bitmemiş görünüyor.
“Ücretsiz” olarak öğrencilere verilen kitaplardaki soru-yanıtlarda yanlışlıklara rastlanması bir yana, yetersiz anlatımlar öğrencileri verimli kılamayacağı için, öğretmenler de doğal olarak “kaynak kitap” aldırmak zorunda kalıyor.
Şu anda bile öğrencilere ücretsiz dağıtılan kitaplara baktığımızda, verimli bir eğitim alınamayacağını düşünen öğretmen, kendisine de bu olayın yansıyacağını düşünerek kaynak kitaplar, yani özel yayınevlerinin kitaplarının alınmasını velilere öneriyor.
Öğretmen, velilerle yaptığı toplantı da bu olayı anlatırken o kadar zorlanıyor ki, bir velinin kendisini ilgili yerlere şikayet edeceği korkusu ile anlatımdaki sözcükleri özenle seçmeye başlıyor.
Öğretmen konuşmalarında, zorunlu olmadığını ancak öğrencinin başarılı olabilmesi için kaynak kitaplara gereksinim olduğunu, bu kitapları da evlerinde bulundurmasını oldukça nazik bir şekilde velilere anlatmaya çalışıyor.
Öğretmenlere bu konuda hak veriyorum. Çünkü devlet tarafından ücretsiz verilen kitapları incelediğimde, eksik, yanlış ve yetersiz bilgilere rastlayabilirsiniz. Yetersiz bilgilerle öğrencinin başarılı olamayacağı gibi, öğretmenin de öğrencileri yeterince geliştiremediği için kendisine yansıyan “başarısızlıkları” sözkonusu olacaktır.
Okullarda bazı Müdürlerin veya öğretmenlerin karşı oldukları veya okunmasını istemedikleri “Andımız” öğrencilerin kitaplarında yeralıyor.
Devlet tarafından ücretsiz olarak öğrencilere verilen kitabın ilk sayfalarını açtığımızda, İstiklal Marşı ile Andımız’ı görebiliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde gündem oluşturan bir Okul müdürünün “Andımız”ı okuyan öğrencilere bağırması ve azarlayarak; “Burası dingorun ahırı mı?”sözleri veliler tarafından yoğun tepki görmüştü.
O okul Müdürü’nün sanırım öğrencilerin kitaplarının ilk sayfalarını bile açıp okumadığı anlaşılıyor! Eğer o okul Müdürü öğrencilerinin kitaplarının ilk sayfalarını açıp okumuş olsaydı, devlet tarafından bastırılan ve ücretsiz dağıtılan bu kitaplarda var olan “Andımız”ın okunmasına karşı çıkmazdı!
Bir okul Müdürü düşünün öğrencilerinin kitaplarının ilk sayfalarını bile açıp neler yazılı olduğunu okumamış olabilir mi? Bal gibi bilgisi vardır, ama şirinlik olsun ve ortamı gererek gündem oluşturup medyada adından sözettirmekten başka bir olay değildir bu olay!
Öğretmenlerin öğrencilere kaynak kitap olarak aldırdıklarında “Andımız”ı göremiyoruz. Özel yayınevleri tarafından basıldığı için olabilir. Ancak devlet tarafından yayınlanan kitapların Milli Eğitim Bakanlığı’nca dağıtılmasını düşündüğümüzde, Milli Eğitim’in eğitimcisi, üstelik Okul Müdürü olan zat, neden böylesine bir çıkış yapıyor dersiniz?
Birilerinin gündem oluşturmak, adından sözettirmek veya aykırı çıkışlar yaparak bir yerlere şirin görünme adına yaptıkları hareketlerin toplumda hiç hoş karşılanmayacağının da bilinmesi gerekir.
Hani, seçimler yaklaştığında; kamu kurumlarındaki görevlerinden istifa ederek, özellikle de iktidar partisinden “Aday adayı” olarak isimlerini açıklayıp, basında açıklamalar yapanları anımsayın. Aslında “Aday” olacaklarından değildir, ama belki çalıştıkları kurumda bir ‘koltuk kapamaz mıyız!’ düşünceleri vardır. Öyle olduğuna da tanık olanlarınız olmuştur.
Ehliyetin cebinizde olması değil, kurallara uygun ve dikkatli araç kullanırsanız, en az kaza yapan sürücü olursunuz!.. Saygılarımla…
“Ücretsiz” olarak öğrencilere verilen kitaplardaki soru-yanıtlarda yanlışlıklara rastlanması bir yana, yetersiz anlatımlar öğrencileri verimli kılamayacağı için, öğretmenler de doğal olarak “kaynak kitap” aldırmak zorunda kalıyor.
Şu anda bile öğrencilere ücretsiz dağıtılan kitaplara baktığımızda, verimli bir eğitim alınamayacağını düşünen öğretmen, kendisine de bu olayın yansıyacağını düşünerek kaynak kitaplar, yani özel yayınevlerinin kitaplarının alınmasını velilere öneriyor.
Öğretmen, velilerle yaptığı toplantı da bu olayı anlatırken o kadar zorlanıyor ki, bir velinin kendisini ilgili yerlere şikayet edeceği korkusu ile anlatımdaki sözcükleri özenle seçmeye başlıyor.
Öğretmen konuşmalarında, zorunlu olmadığını ancak öğrencinin başarılı olabilmesi için kaynak kitaplara gereksinim olduğunu, bu kitapları da evlerinde bulundurmasını oldukça nazik bir şekilde velilere anlatmaya çalışıyor.
Öğretmenlere bu konuda hak veriyorum. Çünkü devlet tarafından ücretsiz verilen kitapları incelediğimde, eksik, yanlış ve yetersiz bilgilere rastlayabilirsiniz. Yetersiz bilgilerle öğrencinin başarılı olamayacağı gibi, öğretmenin de öğrencileri yeterince geliştiremediği için kendisine yansıyan “başarısızlıkları” sözkonusu olacaktır.
Okullarda bazı Müdürlerin veya öğretmenlerin karşı oldukları veya okunmasını istemedikleri “Andımız” öğrencilerin kitaplarında yeralıyor.
Devlet tarafından ücretsiz olarak öğrencilere verilen kitabın ilk sayfalarını açtığımızda, İstiklal Marşı ile Andımız’ı görebiliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde gündem oluşturan bir Okul müdürünün “Andımız”ı okuyan öğrencilere bağırması ve azarlayarak; “Burası dingorun ahırı mı?”sözleri veliler tarafından yoğun tepki görmüştü.
O okul Müdürü’nün sanırım öğrencilerin kitaplarının ilk sayfalarını bile açıp okumadığı anlaşılıyor! Eğer o okul Müdürü öğrencilerinin kitaplarının ilk sayfalarını açıp okumuş olsaydı, devlet tarafından bastırılan ve ücretsiz dağıtılan bu kitaplarda var olan “Andımız”ın okunmasına karşı çıkmazdı!
Bir okul Müdürü düşünün öğrencilerinin kitaplarının ilk sayfalarını bile açıp neler yazılı olduğunu okumamış olabilir mi? Bal gibi bilgisi vardır, ama şirinlik olsun ve ortamı gererek gündem oluşturup medyada adından sözettirmekten başka bir olay değildir bu olay!
Öğretmenlerin öğrencilere kaynak kitap olarak aldırdıklarında “Andımız”ı göremiyoruz. Özel yayınevleri tarafından basıldığı için olabilir. Ancak devlet tarafından yayınlanan kitapların Milli Eğitim Bakanlığı’nca dağıtılmasını düşündüğümüzde, Milli Eğitim’in eğitimcisi, üstelik Okul Müdürü olan zat, neden böylesine bir çıkış yapıyor dersiniz?
Birilerinin gündem oluşturmak, adından sözettirmek veya aykırı çıkışlar yaparak bir yerlere şirin görünme adına yaptıkları hareketlerin toplumda hiç hoş karşılanmayacağının da bilinmesi gerekir.
Hani, seçimler yaklaştığında; kamu kurumlarındaki görevlerinden istifa ederek, özellikle de iktidar partisinden “Aday adayı” olarak isimlerini açıklayıp, basında açıklamalar yapanları anımsayın. Aslında “Aday” olacaklarından değildir, ama belki çalıştıkları kurumda bir ‘koltuk kapamaz mıyız!’ düşünceleri vardır. Öyle olduğuna da tanık olanlarınız olmuştur.
Ehliyetin cebinizde olması değil, kurallara uygun ve dikkatli araç kullanırsanız, en az kaza yapan sürücü olursunuz!.. Saygılarımla…
