Öfkenin iyi bir eylem olmadığını, sonuçlarını yaşadığınızda görebilirsiniz. Yalan söylemek te böyle bir olaydır.
Bir halk deyimi vardır; “Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar!”diye. Peki, yatsıdan sonra ne olduğunu hiç merak ettiniz mi!?
Bir başka halk deyimini daha paylaşayım; “ Öfke ile kalkan, zararla oturur!” diye. Bu da farklı yorumları anlatmak isteyen halk deyimlerimizden biri olsa gerek.
Şimdi ne yazacaklarımı ve bundan sonraki dizelerimde anlatacaklarını merak ettiğinizi sezinler gibiyim.
Şunu açık olarak belirteyim ki, benimle ilgili önyargılı iseniz, bırakın ve kapatın gazetemizi, başka işinize bakın! Yani okumayın benim yazılarımı, okusanız bile, gözleriniz ve yüreğiniz temiz değilse, beni anlamanız zordur!
Pazar sabahına ne kaldı şunun şurasında! Yarından sonra gelecek ve sabahleyin İstanbul’da seçmenler oy kullanmak üzere sandık başına gidecek. Sonuçta ise İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek.
Demokrasinin gereği olarak seçmen görevini yerine getirecek, sandık görevlileri saati geldiğinde sandıkları açacak, ayrım ve sayım işlemlerine başlayacaklar. Önlerindeki kağıtlara sonuçların rakamlarını yazıp, altına da sandık görevlileri ıslak imza atarak ilgili yerlere torba içerisinde gönderecekler.
Her zaman yapılan seçimdeki olayların böyle yapıldığını biliyoruz, Pazar günü de aynısı olacak. Sonuç ne çıkarsa diye akşam saatlerinde Televizyon kanalları karşısına oturup haberleri bekleyen duyarlı insanlarımızın sayılarını merak ediyorum!
Osmaniye’deki 31 Mart yerel seçimleri gayet sakin ve adaylar ile partilerin birbirlerine saygı göstererek yaptıkları yaymacalarla geçti ve sonuçlandı.
İstanbul seçim sonuçlarında önce öfke, sonrasında değişik tartışmalar yaşanırken, 23 Haziran tarihinde seçimin yenilenmesi günü yaklaşırken, çirkin, yakışıksız siyasi konuşma ve sosyal medya paylaşımlarını ülkem insanı adına yakıştıramadım.
Bir adayın Yunan(!)olup olmadığı, kravatının renginden belli olduğu (!) ve diğer olayları anlatmak istemiyorum.
Ben kravata taktım değerli okurlarım! Kravatın rengini siyaset malzemesi halinde göstermek isteyenler veya görmek isteyenler varsa, okusunlar ve tarihin gerilerine baksınlar.
Bir dönem hangi siyasi partinin üyeleri hangi renkte kravat takıyor, hangi renkte takım elbise giyiyorlardı!? Sizler araştırın ve bulun, her olayı benden öğreneceğiniz kadar kolaycı olmayın!
Bir siyasi kişi çıkıyor, kendisinin ne olduğu ve kökenini bile aklına getirmeden“ırkçılık” üzerinden prim yapmaya kalkıyor. Böylesi benzetmeler, algılamalar ülkemize, halkımıza ve vatanımızın birlik ve beraberliğine zarar verir!
Bu ülkenin yönetimindeki önemli isimlerin; din, din, ırk ve milliyetlerini araştırırsanız, hatta bu ülkede ne gibi farklı görevlerde bulunduklarını da bilirseniz ve o noktada ayrım yapmaya kalkarsanız; ince eleyip sıkı dokumanız gerekir!
Eğer; vatansever, vatandaş sever, ırkçı ve herhangi bir cemaat yanlısı olmayan, koltuğunda halkının huzur ve mutluluğu için oturan ve görev yapan birini arıyorsanız, sözlerine değil, geçmişlerine bakmalısınız!..
Kendi geldikleri yerleri ve savundukları çirkin eylem planlarını örtmek için, başkalarının kravat rengi ile uğraşanlardan kuşku duymaktayım… Saygılarımla…
