27 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.455
EURO34.829
ALTIN2438.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

O gecenin ardından

Yağışlı bir akşamdı, karanlık ve hüzün dolu saatler, sabaha kadar gökyüzü gürlemesi ve yağmurun ardından sabah olmuştu.


Oysa o gün sabah saatlerinde başlamak üzere kendimi akşama hazırlamıştım. Gecenin güzel yaşanması için programlar yapıyor, sonra yeniden gözden geçiriyor, düşünüyor, nasıl hareket edeceğimi bir kez daha gözden geçiriyordum.


Gece güzel olmalıydı, akşam saatleri yaklaşırken içimdeki heyecanı dindirmeye çalışıyordum. Önemli bir dönüm noktası olabilirdi de, olmayabilir de benim için. O nedenle o geceyi iyi değerlendirmemin gerektiğini düşünerek yola çıktım. Otobüsle mi gitsem, yoksa bir arkadaşımdan emanet otomobil mi istesem diye düşündüm. Evden çarşıya gelinceye değin hep gideceğim yöntemi düşünüp durdum. Son olarak otobüsle gitmeye karar verdim. Gideceğim yer benim için çok önemli olsa da, yaşamsal önemi de büyük olsa, bir arkadaşımdan emanet alıp gideceğim otomobil yolculuğunda tatsız bir olay yaşayabilirdim. Kaza geçirsem, bana bir şey olmasa bile emanet otomobilin başına bir iş gelebilir diye düşündüm. En iyi şuradan otogara gidip otobüse binmek diye düşündüm ve öyle de yaptım.


Terminalden biletimi alıp, gelen ilk otobüse bindim. Yanımdaki koltukta oturan genç elinde bir kitap kendini iyice kaptırmış şekilde okumasını sürdürüyordu. Kitaba öylesine dalmıştı ki, selam verip yanına oturdum, elimdeki çantamı yerleştirdim, rahat oturma düzeni aldım, hala beni fark edemeyecek kadar kitaba dalmıştı.


Hoşuma gitti bu gencin bu kadar kitap sevdası. Günümüzde kitap okuyanların sayıları bir elin parmakları kadar bile kalmadığını tartıştığımızı anımsadım.


Otobüs hareket etti, giriş ve çıkışının aynı yoldan yapıldığı Türkiye’nin tek otogarı’ndan ana yola çıkıp sağa döndük. Biraz ileride ışıklarda bekleyip karşı yola geçip sola yöneleceğiz.


Bizim kentin otogarından çıkarken önce sağa, sonra da sola dönmeden bir başka İl’e  gidemeyecek kadar önemsenerek trafik seyri düzenlenmiştir. Otobüsümüzün şoförü de  bu kurallara uyarak yoluna devam etti. Tekrar bir sol dönüş yaptıktan sonra otoban yoluna giriş yaptık.


Programın başlamasına 15 dakika kala otelin lobisine ulaşmıştım. Salonun yerini öğrenip asansöre bindim, düğmeye basıp gideceğim kata çıkarken telefonum çaldı. Bir arkadaşımdı arayan, nerede olduğumu soruyordu. O anda nerede olduğumu ve asansörle toplantı salonuna doğru çıkmakta olduğumu anlatmaya çalıştığım sırada elektrikler kesildi ve asansörde asılı kaldım. Asansörde tek başımaydım ama otel yetkililerinin haberi vardı. Beklemeye başladım, bu arada yıllar öncesinde Ağustos sıcağında Adana’da bir arkadaşımın Dünya gazetesi bürosundan inerken asansörün arızalanması sonucu mahsur kaldığını anımsadım. Asansörde mahsur kalmayı o gün arkadaşımın yaz sıcağında nefessiz kalmasını görüp yaşadığımdan anımsıyorum. İtfaiye gelmiş, asansördeki 4 kişi terden sırılsıklam oldukları halde sağlıklı olarak kurtarılmışlardı. O an gözlerimin önüne geldi birden. O olayı gördükten sonra uzun yıllar asansöre binmemiştim. Şimdi ise benzer bir olay benim başıma gelmişti. Ama Ağustos sıcağı yaşanmasa da, asansörde takılı kalmak zor bir olaydı.


Asansörde 38 dakika kaldım, elektrikler geldi, nefes alamayacak durumda yeniden otel lobisine indim. O gecenin toplantısına saatinde gelemediğim için katılamadım. En önemlisi de benim için önemli olarak denilen toplantının, Benim için neresinin önemli olduğu bile öğrenemedim. Çünkü toplantı sonunda, katılamadığım toplantı ile ilgili bilgi alabilmek için kimseyi aramaya yüzüm olmadığını düşündüm de ondan. Böyle bir gece unutulabilir mi? Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar