Siyasilerin ve halkın merakla ve özlemle beklediği Mart ayını gerilerde bıraktık. Mart bitti ama dertler bitti mi, bitmedi mi? İşte asıl sıkıntı burada. Yaşam sürüyor, seçim ayı olarak adlandırılan mart ayını da gerilerde bıraktık. Şimdi Nisan ayının ilk çeyreğini de geride bıraktık. Nisan ayından geriye üç hafta kaldı, kış mevsiminde göremediğimiz yağmurlu günleri nisan ayında görüyoruz.
Nisan yağmurlarının önemli olduğunu söylerdi eskilerdeki büyüklerimiz. Yağmurlu günlerin bereketlerini anlatırlardı, ne zaman yağmur yağabileceğini mevsimlerin aylarına göre tahmin edenler olurdu.
Şimdi her işin kolayı çıktı. Meteoroloji’den öğrenebilme şansımız oluyor, radyo ve televizyonlardan günün nasıl geçebileceğini öğrenebiliyoruz. Teknolojinin güzelliklerinden yararlanabilmek yaşamı kolaylaştırıyor ama, beynin çalışmasını da yavaşlatıyor diye düşünüyorum.
Düşünüyorum, çünkü teknolojik gelişmeler beyni yormuyor, düşünmekten alıkoyarken, işin kolayını sağlıyor.
Okullarımızdaki öğrenci ve öğretmenlerin dünü ile bugünlerini ele alalım. Öğretmenlerimiz bize ödev verirdi, bir romanı okuyup özetinin çıkarılmasını isterdi. Kitabı alır günlerce okuduktan sonra özetini de çıkarır öğretmenimize teslim ederdik.
Bugün ise bu anlattığımız gibi değil yaşananlar. Öğretmenin istediği roman özetini internetten indiren öğrenciler işin kolayına gittikleri için, kitap okuma olayları da azalıyor. Romanlar film olduğu için bir çok kanalda bulunabilen ve izlenen filmler bir romanı okumuz gibi bilgi sahibi yapıyor. Haberleri radyo veya televizyonlardan öğrenen insanlar günlük gazete bile okumaz duruma geldiler.
Oysa gazetelerin sadece haberleri değil, köşe yazarlarının gözlemleri, izlenimleri ve olayların perde arkasındaki gelişmeleri anlattıklarından bir haber yaşar duruma geldi insanlar.
Televizyonlardaki haberlerin yorumlu-yorumsuz durumlarından insanlar etkilenmeye başladı. Küfürlü konuşmalara bile hak verir duruma gelen insanlara rastlayabiliyoruz. Olayların seyri, yorumu ve gelişimleri bir anda değişiveriyor. Gündemi takip etme olayları televizyon kanalları aracılığı ile oluyor.
Oysa birer belge konumundaki gazeteler halk tarafından yeterli ilgiyi görmez duruma geldi.
Nereye gittiğimizi sorgulamak için gazetelerin köşesindeki yazarları okumak, geçmişteki olaylarla bağdaştırmak veya bağdaştırmamak gibi düşüncelerden yoksun kalmamamız gerekiyor.
Ülkemiz için, ülkemizdeki sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamın geleceği için, gelecek kuşaklarımız için sağlıklı düşünebilmek, demokrasiyi yaşatabilmek, karşımızdaki kişilerin de düşüncelerine saygılı olabilmek, hoşgörüyü yaşatabilmemiz gerekiyor.
Bu ve benzeri olayları yaşatmadığımız sürece ülkemizin geleceğinin kış mevsiminin karanlık gündüzleri gibi olabileceğini akıldan çıkarmamak önem taşıyor.
Bahar mevsimini yaşadığımız şu günlerin yağmurları bile güzel ve hoş oluyor. Tüm günlerin Nisan günlerinin güneşli havasında, nisan günlerinin yağmurlu havasında geçmesi dileklerimle, saygılar…
