Yıllar öncesinde bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğu sözünü anımsıyorum. Bugün bile Türk kahvesini bir dostunuza, arkadaşınıza ikram etmek, ona verilen değeri gösterir.
Kahve yerine çay ikramlarının daha çok olduğunu görmekteyiz. Çay sohbetlerinde okunan şiirler, anlatılan fıkralar ve hoş geçen bir zamanı düşünün…
Bizim atalarımızdan bu yana gelen çay sohbetleri veya bir fincan kahvenin içilmesini süreç içerisinde Neskafeler almaya başladı. Önceleri sade olarak içilen ve satılan Neskafe, bir süre sonra içerisine süttozu konularak içilmeye de başladı. Neskafe üreticileri değişik markalarla ürünlerini ikisi bir arada, derken üçü bir arada çıkararak tüketime sunmaya başladılar.
Firmaların ürettikleri üçü bir aradaki Neskafelerin içerisinde şeker ve süttozu katkı maddelerinin birleşimi ile oluşturulan bir koalisyon haline dönüştürüldü.
Şekerden uzak kalanlar üçü bir arada olan neskafeler yerine ikisi bir aradakileri tercih etmeye başladılar. Üçlü koalisyon konumundaki Neskafelere ilgi azalmaya başlandı. Şekerden tamamen uzak olanlar ise ikili koalisyon konumundaki Neskafeleri de tercih etmeyince sade içilmeye başlandı.
Neskafe’deki üçlü koalisyon, süreç içerisinde ikili, ardından da tek başına içilen sadeliğe dönüşmeye başlandı.
Türk kahvesinin yerini Neskafeye değişmek olası mı? Ya da bir bardak çayı yudumlanın tadını Neskafe’de alabilir misiniz?
Kahvenin de şekerlisi, orta şekerlisi ve sade olanının tercih edenler var. Ancak, kahveye atılan şekerle bütünleşmesine ikili koalisyon diyebilir miyiz onu bilemem!
Son yıllarda çayı şekersiz tercih etme olaylarına baktığımızda, şeker ve tuzun vücuda verdiği zararlar uzmanlar tarafından anlatılması ile bu içeceklerin de sadesinin tercih edilmeye başlandığını görmekteyiz.
Çayın içerisine şeker konulması onun sadeliğini bozuyor. Örneğin bayatlamış bir bardak çayı sade içtiğinizde onun tadına daha iyi varabiliyorsunuz, ancak içerisine şeker konulduğunda çayın gerçek tadına varamıyor, hatta bayatlığını bile anlayamayabiliyorsunuz.
İçeceklerin koalisyon haline dönüştürülerek tüketilmesi olayında yanılgılar olabiliyor ve bunu anlamakta zorluk yaşanabiliyor.
İnsanların tek başına olmaları ile birkaç kişi olmaları arasındaki gelişen olayları da buna benzetiyorum.
İki kişi kendi arasında konuşurken görüş ayrılığına düşebiliyor ve aralarında tartışma yaşanabiliyor. Durum böyle olunca da varılmak istenilen hedefteki izlenecek yol farklılaşabiliyor.
Yönetim ölçeğinde düşündüğümüzde, birden fazla akılla hedefe varmak yerine insanlar TEKli düşünmeye önem vermeye başladılar. Bir diğer anlatımla koalisyonlar artık tercih edilmez oldu.
Ülkemizdeki iktidarlara bakıyoruz, eskiden birkaç siyasi partinin bir araya gelip oluşturduğu ‘koalisyon Hükümeti’ kurulurdu. Şimdi ise TEK başına iktidarla yönetilme tercihi sürüyor.
TEK Adam veya yönetici olma isteklerinin tartışma haline geldiği bir süreç yaşanırken, ‘Başkanlık sistemi’ üzerine yeni gelişmeler ve projeler ortaya atılmaya başlandı.
Üçü bir arada’nın ardından ikisi bir arada Neskafeler yerine sade Neskafe, sade Türk kahvesi ve şekersiz çay içenlerin çoğaldığı gibi “Başkanlık sistemi” istemleri ile yeni bir süreç yaşıyoruz.
Saygılarımla…
Kahve yerine çay ikramlarının daha çok olduğunu görmekteyiz. Çay sohbetlerinde okunan şiirler, anlatılan fıkralar ve hoş geçen bir zamanı düşünün…
Bizim atalarımızdan bu yana gelen çay sohbetleri veya bir fincan kahvenin içilmesini süreç içerisinde Neskafeler almaya başladı. Önceleri sade olarak içilen ve satılan Neskafe, bir süre sonra içerisine süttozu konularak içilmeye de başladı. Neskafe üreticileri değişik markalarla ürünlerini ikisi bir arada, derken üçü bir arada çıkararak tüketime sunmaya başladılar.
Firmaların ürettikleri üçü bir aradaki Neskafelerin içerisinde şeker ve süttozu katkı maddelerinin birleşimi ile oluşturulan bir koalisyon haline dönüştürüldü.
Şekerden uzak kalanlar üçü bir arada olan neskafeler yerine ikisi bir aradakileri tercih etmeye başladılar. Üçlü koalisyon konumundaki Neskafelere ilgi azalmaya başlandı. Şekerden tamamen uzak olanlar ise ikili koalisyon konumundaki Neskafeleri de tercih etmeyince sade içilmeye başlandı.
Neskafe’deki üçlü koalisyon, süreç içerisinde ikili, ardından da tek başına içilen sadeliğe dönüşmeye başlandı.
Türk kahvesinin yerini Neskafeye değişmek olası mı? Ya da bir bardak çayı yudumlanın tadını Neskafe’de alabilir misiniz?
Kahvenin de şekerlisi, orta şekerlisi ve sade olanının tercih edenler var. Ancak, kahveye atılan şekerle bütünleşmesine ikili koalisyon diyebilir miyiz onu bilemem!
Son yıllarda çayı şekersiz tercih etme olaylarına baktığımızda, şeker ve tuzun vücuda verdiği zararlar uzmanlar tarafından anlatılması ile bu içeceklerin de sadesinin tercih edilmeye başlandığını görmekteyiz.
Çayın içerisine şeker konulması onun sadeliğini bozuyor. Örneğin bayatlamış bir bardak çayı sade içtiğinizde onun tadına daha iyi varabiliyorsunuz, ancak içerisine şeker konulduğunda çayın gerçek tadına varamıyor, hatta bayatlığını bile anlayamayabiliyorsunuz.
İçeceklerin koalisyon haline dönüştürülerek tüketilmesi olayında yanılgılar olabiliyor ve bunu anlamakta zorluk yaşanabiliyor.
İnsanların tek başına olmaları ile birkaç kişi olmaları arasındaki gelişen olayları da buna benzetiyorum.
İki kişi kendi arasında konuşurken görüş ayrılığına düşebiliyor ve aralarında tartışma yaşanabiliyor. Durum böyle olunca da varılmak istenilen hedefteki izlenecek yol farklılaşabiliyor.
Yönetim ölçeğinde düşündüğümüzde, birden fazla akılla hedefe varmak yerine insanlar TEKli düşünmeye önem vermeye başladılar. Bir diğer anlatımla koalisyonlar artık tercih edilmez oldu.
Ülkemizdeki iktidarlara bakıyoruz, eskiden birkaç siyasi partinin bir araya gelip oluşturduğu ‘koalisyon Hükümeti’ kurulurdu. Şimdi ise TEK başına iktidarla yönetilme tercihi sürüyor.
TEK Adam veya yönetici olma isteklerinin tartışma haline geldiği bir süreç yaşanırken, ‘Başkanlık sistemi’ üzerine yeni gelişmeler ve projeler ortaya atılmaya başlandı.
Üçü bir arada’nın ardından ikisi bir arada Neskafeler yerine sade Neskafe, sade Türk kahvesi ve şekersiz çay içenlerin çoğaldığı gibi “Başkanlık sistemi” istemleri ile yeni bir süreç yaşıyoruz.
Saygılarımla…
