26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.4596
EURO34.7622
ALTIN2442.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Neme lazım…

Birkaç arkadaş biraraya geldiğinde, bazı olaylarla ilgili yorumlar yapılırken ‘neme lazım’sözlerini kullananlara rastlamış olmalısınız.


Bir halk deyimi vardır, “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” bu tümcenin bir başka benzerinin de ‘neme lazım’ tümcesinin olduğunu görmekteyiz.


Sosyal bir varlık olarak yaşamakta olan insanlar, toplumsal yaşamlarında olayların bir şekilde içinde yeralmaktadır. Herhangi bir olaydan kimse kendisini soyutlayamaz. Olaylara kişilerin bakış açıları farklı olabilir, farklılık zaten insanın doğasında ve dünya görüşünde vardır.


Kişiler kendi düşüncelerini rahat şekilde ifade ederken veya etmek isterken bir başka kişinin etkisinde kalabiliyor veya yönlendirilebiliyor. İki kişi arasında mutlaka farklı görüşler ortaya çıkacaktır.


İnsan tek başına yaşayamadığına göre, çevresindeki diğer kişilerle mutlaka ilişkilerini  sürdürmek zorunda olduğunu düşündüğümüzde olaylara da seyirci kalabilmesi olası değildir.


Sana yapılmasını istemediğini başkaları için de istemeyeceksin ki, toplumsal olaylarda birileri olumsuz etkilenirken, onların durumuna kendinin de düşebileceğini düşünerek, yeri geldiğinde tepkisel davranış içinde hak aramasını veya hak savunmasını harekete geçirmemiz gerekiyor.


Taksim Gezi Parkı ile başlayan olayları anımsadığımızda, ülke geneline dağılan değişik tür etkinliklerin hala sürdüğüne tanık oluyoruz. Eylem biçimleri halaylara dönüştü. Parklarda uyuyanlar, eylemlerde yaşamını yitirenlerin resimlerinin çizilmesi, duvarlara asılması, bazı Üniversite öğrencilerinin belli noktalarda kurdukları masaların üzerine yazdıkları değişik yorumlara rastlıyoruz.


Gezi Parkı eylemlerinin birden ülke geneline dağılması nasıl oluşmuştu, neden hala eylemler değişik boyutlarda kendisini gösteriyor diye düşündüğümüzde yine farklı görüşler ileri sürülecektir.


Eylemcilere polisin sıktığı tazzikli su ve biber gazı olaylarını anımsayın. Biber gazının yabancı ülkeden satın alındığını ve gaz için ne kadar dolar para ödendiğini de unutmayın. Bir de yabancı ülkeden ithal edilen biber gazının ülkemize getiren firma ve firma yetkililerinin de kim veya kimler olduğunu araştırmak gerekiyor. Olayları bu şekilde genişletebiliriz.


Gezi Parkı olaylarının bu kadar uzun sürmesinden mevcut iktidar rahatsız olduğu kadar, eylemciler de, görevli polisler de rahatsızlık duymaya başladı. Polisler uykularını yitirdiler, eylemciler akşam saatlerinde yeni bir eylem türünü planlamaya başladılar. Yöneticiler ise her yeni eylem için ne gibi tümceler kullanabileceklerini düşünmeye başladılar.


Polisler parklarda oturan insanların eylemci olabileceği kuşkusu ile kimlik kontrollerini sıklaştırdılar. Şüpheli kişilerin kimliklerini alıp telefonla GBT’lerini sorgulamaya başladılar. Bu olaylar polise ve yetkililere göre caydırıcılık anlamına geliyordu. Ancak, parkın herhangi bir köşesinde kendi haline oturmuş bir insanın kimliğini sorgularken, o insan eğer “Gezi parkı” olayından habersizse eğer, huzursuzluk duyabileceğini de akla getirmek gerekiyor.


Olaylara bakış açımız ve olayları yorumla biçimindeki davranışlar yeni olayları mı getirir, yoksa olayları azaltır mı bunu iyi hesap etmek gerekiyor.Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar