23 Nisan, 2024, Salı
DOLAR32.5979
EURO34.7919
ALTIN2405.8
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ne oldu bize!?..

Halkımıza ne olduğunu değil, halkın sesi, dili, direnci ve gücü olarak görev yapan bizim meslektaşlarımıza neler olduğunu soruyorum!

Gazetecinin asli görevi nedir, nasıl tanımlanır!? “Halkın gören gözü, işiten kulağı, dili ve sesidir!”diye bilinir. Gazeteciler; yönetilen halk ile yöneten bürokratlar arasında ‘köprü’ görevini görür, yetkililerin göremediği, haberdar olmadığı halkın sorunlarını gündeme taşırlar.

Medyanın asli görevini herkes böyle bilirdi, böyle inanırdı ve böyle sanırdı!.. Gerçeği de bu olmasına rağmen, son yıllarda ne oldu da bize, halkın sorunlarını yetkililere duyurmak, çözümlenmesini sağlamak yerine, birbirimizin aleyhinde ‘ihbarcılık’ yaparcasına yazılar ve haberleri yayınlamaya başladık!

Kime yarıyordu böylesi yayınlar veya köşe yazıları!?

Yüreğinde halk sevgisi ve vatan sevgisi olmayanlar, kalemlerini ekonomik açıdan kullananlar, bir yerlere yamanmaya çalışmak isteyenler elbette günün birinde halkın sorunları yerine, ‘biat ettiği yere karşı’ görevini yapmaya başlıyor.

On yıllar öncesine gidiyorum, farklı siyasal görüşteki gazetelerdeki haber ve köşe yazılarında anlatılanlar farklı konular olurdu. Farklı gazeteler diğer gazetelerle ilgili ‘ihbarcı nitelikte’ yazı ve haberleri sütunlarına taşımazlardı. Sadece gazetecilik görevlerini yaparlar, karşıt düşüncedekileri eleştirirken hedefleri meslektaşları olmazdı!

Siyasetle uğraşan kişilerin bazıları, önce halka kendilerini tanıtma adına yanında bir medya kuruluşunu görmek ister ve bunu başarmaya çalışır. Eğer bir medya kuruluşunu alıp, istediği gibi yönlendirmeyi başarırsa, seçimi kazandıktan sonrasında o medya kuruluşunun halini merak edebilir misiniz!?

Medya desteği ile halka kendisini tanıtıp seçimi kazanan siyasetçi birinin, yetkiyi eline aldıktan sonra medya çalışanlarına karşı tutum ve davranışlarındaki olumsuzluklar bizleri düşündürmeli değil mi!?

Bizim medya çalışanları, günü kurtarma ve günlük ekonomik gelir peşine mi düştüler ne yaptılar, anlayamaz oldum!

Doğum, yaşam ve ölüm nasıl bir canlı için gerçek ise eğer, buna da inanıyor ve yaşıyorsak; o zaman bugün seyirci kaldığımız bazı olayların günün birinde bize de uğrayabileceğini sezinlemek zorundayız!

Cem Uzan’ın Star gazetesi ve televizyon kanalına ‘el konulması” sonrasında medyayı izliyoruz. Sessizlik ve suskunluk! Amerika’ya meydan okuyan bir Cem Uzan’ın medyasına “el konulmasının talimatı” kim tarafından uygulanıyordu!? Türkiye’de Amerika’ya meydan okumak, emperyalizme karşı çıkmak, Allah aşkına suç unsuru mu oldu!?

Star grubunun ardından yaşanan suskunluk, diğer medya kuruluşlarına da sıçradı. Süreç içerisinde bizim “halkın sesi” görevini yapan meslektaşlarımız suskunluklarını sürdürdüler! “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” diyen genç beyinlerin sözleri dikkate alınmadı! Oysa o gençler bizlerin Üniversite eğitimleri gören yurtsever çocuklarımızdı!

Gazetelere ‘kayyum’atandı, gazeteler kapatıldı. Günde en az üç farklı gazeteyi okuyan biri olarak, ülkemde yayınlanan gazetelerden  ikisinin inançları kullanarak halkımızı bölmeye çalıştığını sezinledim. Bunlardan biri şu anda sürecin zamanı içerisinde yitip giderken, bir diğerindeki “gizli inanç sömürüsü” yayını ile sürüp gidiyor.

Son olarak, Vatansever ve Atatürkçü yazarların bulunduğu ‘SÖZCÜ’ gazetesi üzerindeki yaşanan olaylara bakıyorum! “ihbar eden medyacı(!)lar” kendi kıçlarını kurtarmaya mı çalışıyor? Buna inanan Savcıların kararları da beni düşündürüyor!

Son olarak; Ey!.. meslektaşlarım, titreyin (titreyemiyorsanız “i..ş.yin) de kendinize geliniz! Sustukça sıra size gelebilir!... Saygılarımla….

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar