Geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir törenle vergi rekortmenlerine plaket ve teşekkür belgeleri verildi.
Osmaniye’de vergi rekortmeni olanlar fotoğraflarını çektirirken haklı gururlarını yaşıyorlardı. Mesleklerindeki kazançlarını devlete vergi olarak ödemelerinin gururunu yaşayanlar arasında bir müteahhidin düşünceleri önem taşıyordu.
Meslektaşlarımızdan biri ile röportaj yapan müteahhit geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yolda vergi rekortmeni olmaktan gurur duyduğunu söylüyordu.
Osmaniye’de oturmuyordu o Müteahhit, ama Osmaniye vergi dairesine kayıtlıydı. Arkadaşımızla yaptığı röportajının önemli başlıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
O Müteahhit bakın neler söylüyor: “Ödülü alırken çok mutluydum tarifi anlatılmaz bir duygu. 600 müteahhidin içinde birinci oldum. Bu duyguyu herkesin yaşamasını isterim. Müteahhit arkadaşlarım fazla paraya bakmasınlar, bu ödülü bana hak gören yetkililerimize de teşekkürü bir borç bilirim. Bundan sonraki yıllarda da hep öne çıkmayı, başarılı olmayı istiyorum tabi ki ‘Allah’ın izniyle’ Meslektaşlarımıza da önerim şu; Devlete verilen her para, her kuruş bize hizmet olarak geri dönmektedir.Kaçırsak nereye kadar kaçıracağız ki. Ben yirmi daireyle rekortmen olduysam yüz daire yapan arkadaşlarımız ner de? Ne kadar kaçırırlarsa o kadar zararlı çıkarlar. O yüzden bütün meslektaşlarımıza tavsiyem vergilerimizi düzenli ödemeye işimizi adam gibi yapmaya önem verir diyorum”
Müteahhidin meslektaşlarına önerilerindeki kullandığı sözcükler çok önemliydi.
Böylesi insanlar yaptıkları işleri de sağlam ve sağlıklı yapacaklarını sözlerinden belli ediyorlar.
Osmaniye’deki son yıllarda yükselen binalara ve Müteahhitlere göz attığımızda, bazılarının inşaatları yarıda bıraktığını, bazılarının inşaatları bırakıp, üyelerin paralarını alıp kayıplara karıştığını, bir çoklarının Belediye ile ruhsat konusunda mahkemelik olduğunu, bir çoklarının üyeleri ile mahkemelik olduklarını da duyuyor ve biliyoruz.
Bazı Müteahhitlerin ise aynı daireyi arsa sahibine verirken, bir başkasına da satması nedeniyle sorunlar yaşadığını da öğreniyoruz.
Dairesini alıp tapusunu alamayanlar, dairesini alıp içine oturamayanlar, tapuyu vermeyen arsa sahipleri ile Müteahhitler arasında yaşanan sorunlar insanları huzursuz ediyor.
Geçtiğimiz günlerde bir yakınım bana uğrayıp, bir sorunu öğrenmek üzere Müteahhit ismi istedi. O yakınıma isim veremedim. Çünkü, öğrendiğime göre, inşaat için Noterden imza veren yakınım, Müteahhitten farklı bir darbe yemişti. Bu konuda bir başka Müteahhide gidip çözüm yöntemleri ile ilgili bilgi alacaktı. Kime gönderebilirdim ki, diğerleri benzerlerini yapıyorlarsa, kendilerinin yaptıkları hileleri başkaları ile yaşanan sorunlarla ilgili çözüm yöntemini elbette söylemeyecekler diye düşündüm.
Neden böyle oluyordu? Arsa sahibi ile Müteahhit arasında neden bu kadar sorunlar yaşanıyordu? Ya da parasını verdiği halde dairesine oturamayan, tapusunu alamayan insanlar ile Müteahhitler arasında neden bu kadar sorun yaşanıyordu? İşlerini bitiremeden Müteahhitler insanları sıkıntıya sokup neden ortadan kayboluyordu?
Osmaniye adına bu tür sorunları duyduğumda üzülüyorum, olmamasını istiyoruz ama, olmasına neden olanlar veya varsa göz yumanlar da en az sorunları oluşturanlar kadar vebal altında diye düşünüyorum. Saygılarımla…
