160x600
18 Nisan, 2025, Cuma
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Emiyra BAYRAK

Emiyra BAYRAK

Mail: [email protected]

Müslümanların Duygularına Yapılan Sistematik Saldırıyı Kınıyoruz

  Hazreti Muhammed' (SAV ) şahsının temsil ettiği dinimizin diregi Allah cc habibi ve nebi’mize yapılan hakareti şiddetle kınıyoruz. Macron, haddini bilmelidir. 

MEŞHUR OLMAK İÇİN: Tarih boyunca Avrupa'da İslamiyet'e ve Peygamberimiz'e saldırmak meşhur bir yazar olmak için ilk adımdı. Fransız yazar Henri de Bornier (1825- 1901), Fransız Bilimler Akademisi'ne üye olmak istiyordu. Daha önce yazdığı "Roland'ın Kızı" isimli oyunda İslam düşmanlığı yapmış ama fazla ses getirememişti. Bornier, 1888'de "Muhammed" isimli Peygamberimiz'e hakaret eden oyununu yazmayı bitirdi. Comedie Français'de sahnelenecek oyunun provaları yapılırken Peygamberimiz'e karşı hakaret içerdiği haberleri gazetelerde çıktı. 

Sultan İkinci Abdülhamid, Avrupa basınından durumu öğrenince oyunun engellenmesi için diplomatlara emir vermiş oyun yasaklanmıştı. 

Kalküta Müslümanları Edebiyat Cemiyeti Genel Sekreteri Abdüllatif Bahadır Han, Londra'da yayımlanan bir dergiye 13 Mayıs 1890'da "Müslümanların İncinmesi Önlendi" başlıklı uzunca bir mektup göndererek, Peygamberimiz'e hakaret eden oyunun yasaklanması karşısında Hindistan Müslümanları'nın memnuniyet ve teşekkürlerini bildirmişti. Mektup, daha sonra İngiliz "The Overland Mail" gazetesinde de yayımlandı.

Peygamberimiz aleyhine olan oyunun yasaklanması Hollanda sömürgesi olan Endonezyalı Müslümanlar arasında da sevinçle karşılandı. Batavya Şehbenderi (Konsolosu) Ahmed Rıfkı, 10 Ocak 1891'de Osmanlı Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği mektupta bölge Müslümanları'nın memnuniyetini aktardı. 

Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatürleriyle milyarlarca Müslümanı rencide eden Danimarkalı karikatürist Kurt Westergaard, Paris'teki Charlie Hebdo katliamı sonrasında yeni bir karikatür çizerek arkadaşlarına destek verdi. Yıllardır tehdit edilen ve polis koruması altında yaşayan Kurt Westergaard, "Demokratik değerlere özgürlük için eleştirmeye devam edeceğiz. Şiddet ve ölüm tehditlerine rağmen sahip olduğumuz değerleri savunacağız" açıklamasında bulunmamışmıydı?

Daha önceleride Stöjberg, sosyal medya hesabından ayrıca "Muhammed karikatürleriyle gurur duymamız gerek." diye yazmış. Stöjberg'in paylaşımı sosyal medyada hızla yayılırken, Danimarka'da yaşayan Müslümanlar bakanın paylaşımına tepki göstermişti tüm dünya  (ille resulallah ) 
Resulü ekreme uzanan  diller kopsun. 

Resûl-i Ekrem Mekke’de kendisine ve müslümanlara uygulanan baskı yapıldığı için Taif’e gitmişti. Kendisini tanımalarına rağmen Taif’e almadılar eziyet ettiklerinde, bitkin bir vaziyette kendisini bir asmanın altına attı. İnsanlığı utandıracak bu âdice saldırının tesirinden biraz olsun kurtulduktan sonra, şu hazin münacaatta bulundu:

Peygamberimizin TAİF’teki duası!

"Allah'ım! Kuvvetsiz ve çaresiz kaldığımı, halk nazarında hakîr görüldüğümü ancak sana arzeder, sana şikâyet ederim."
"Ey merhametlilerin merhametlisi olan Allah! Herkesin hakir görüp de dalına bindiği, çaresizlerin Rabbi ancak Sensin. Benim Rabbim de ancak Sensin. Sen, beni kötü huylu, yüzsüz bir düşman eline düşürmeyecek kadar merhamet sahibisin."
"Allah'ım! Yeter ki, Senin gazabına uğramayayım. Ne çekersem ona katlanırım. Fakat senin af ve mağfiretin bunları bana yaptırmayacak kadar geniştir."
"Allah'ım! Senin gazabına uğramaktan, İlâhi rızandan uzak durmaktan, Senin o zulmetleri aydınlatan ve âhiret işlerini yoluna koyan İlâhi nuruna sığınırım!"
"Allah'ım! Sen razı oluncaya kadar, affını dilerim! 

Köle Addas:
Bağ sahipleri, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin maruz kaldığı şen'i ve menfur saldırıyı uzaktan seyretmişler ve acıma duyguları harekete geçmişti. Köleleri Addas'la Efendimize biraz üzüm göndererek ikrâmda bulundular. Addas tabak içindeki üzümü alıp Peygamber Efendimize getirdi. Resûl-i Ekrem üzümü, "Bismillah" diyerek alıp yemeğe başlayınca Addas'ın dikkatini çekmişti. Evet değerli kardeşlerim aziz ümmet taşlanmıştı canın acısından sığındığı bağın orda dirseğini dayadığı kaya bile efendimizin acısından yumşamış kayada peygamber efendimizin dirseğinin izi çıkmıştı subhanallah.

Peygamberimiz (s.a.v.)'in Şefkat ve Merhameti:

Resûl-i Ekrem Efendimiz, bağdan ayrılıp düşünceli düşünceli ve Sakif Kabilesi ile Tâiflilerden maksadına muvafık bir netice alamamanın acısıyla yola koyulmuş 
Mekke'ye iki konaklık bir mesafe kalmıştı ki, zâtını bir bulutun gölgelemekte olduğunu gördü. Dikkatlice bakınca, bulutun içinde Hz. Cebrâil'i fark etti. 

Cebrâil (a.s.) seslendi:
"Şüphesiz Allah, kavminin sana neler söylediğini işitti. Sana şu dağlar meleğini gönderdi. Kavmin hakkında dilediğini yapmak üzere ona emredebilirsin."
O anda görünen dağlar meleği de emrine âmade olduğunu ve istediği takdirde Ebû Kubeys ile Kuaykıan dağlarını müşriklerin üzerine kapanırcasına birbirine kavuşturabileceğini söyledi. Fakat, şefkat ve merhamet kaynağı Resûl-i Ekremin arzusu başka idi. 

Dağlar meleğine şu cevabı verdi:
"Hayır, ben böyle bir şey istemem. İstediğim tek şey, Hak Teâlâ'nın bu müşriklerin sülbünden, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibâdet edecek bir nesil ortaya çıkarmasıdır."

Evet, Peygamber Efendimizin maksat ve gayesi insanları bedduâlarla yok etmek, belâ ve musîbetlere uğratıp perişan etmek değildi. Aksine, insanların îmâna kavuşması, hidâyete ulaşması ve ebedî saadete ermesiydi. Her adımını bu gayenin tahakkuku için atıyor, her hareketini bu ulvî maksat için yapıyor, her teşebbüsünde böyle eşsiz hedeflerde bulunuyordu.

Fakat biz ümmetlerin seni okadar çok seviyoruzki ya resulallah. 

Tüm dünya islam alemi, Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v)’me, İslama karşı yaptığı saygısızca açıklamaları nedeniyle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u şiddetle kınıyoruz.

KafirlerİçinYaşassınCehennem!

MEKKE’NİN KOMŞUSU

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar