Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra önemli ilk icraatlardan biri Medine’de bir mescid inşası olmuştur. Hz. Peygamber tarafından bizzat yaptırılan binalardan biri olma özelliğini taşıyan Mescid-i Nebevî, aynı zamanda Rasûl-i Ekrem’in Medine’deki bütün faaliyetlerinin merkezinde yer almış ve İslam mimari tarihinde sonradan inşa edilen bütün mescid ve camilere örnek teşkil etmiştir. İlk mescid basit ve sade olmasına rağmen son derece fonksiyonel olarak yapılmıştır. İslam bilginlerinin umumi görüşüne göre Mescid-i Nebevî en mübarek üç mescidden biridir.
Hicret sırasında Hz. Peygamber’in üzerinde bulunduğu devenin çöktüğü alan, sahiplerinden alınarak öncelikle zemin düzenlemesi yapılmıştır. Daha sonra Rebiülevvel ayında (Eylül 622) 3 arşın derinliğindeki temel üzerine Rasûlullah’ın temele ilk taşı koymasıyla mescidin inşasına başlanmış, Şevval ayında ise (Nisan 623) tamamlanmıştır. Yani mescidin inşası sekiz ay kadar sürmüştür. İlk bina, taş temel üzerine tek sıra kerpiçten, bir adam boyu kadar yükseklikteki çevre duvarı ile kuşatılarak üstü açık biçimde 60x70 zirâ’alık (1022 m²) bir alana üç kapılı olarak inşa edilmiş ve kıblesi Hz. Peygamber tarafından Kudüs’e doğru yapılmıştır. Doğu duvarının güney kısmına mübarek zevceleri Hz. Aişe ve Sevde için kapıları mescide açılan 2 tane de oda yapılmış, daha sonra bu oda sayısı 9’a çıkmıştır.
Tamirat/Restorasyon/Genişletme Çalışmaları
Geçirdiği ufak tefek restorasyon ve tamiratların haricinde Mescid-i Nebevî’nin kıble duvarının sınırı daima Hz. Peygamber devrindeki ilk inşaat sınırlarına bağlı kalınarak her hangi bir değişikliğe uğramamıştır. Yapılan büyük onarım ve genişletme çalışmaları kronolojik olarak şu şekilde sıralanabilir:
1. İlk genişletme çalışması henüz hicri 7. yılda (628) Hayber Savaşından dönüşte gerçekleştirilmiştir. Kıble tarafı hariç diğer üç yönden mescid genişletilerek 100x100 7 zirâ’a ebadında kare planlı hale getirilmiş, duvarlar 1,5 zirâ’a (74 cm) kalınlığa, 7 zirâ’a (345 cm) yüksekliğe ulaşmıştır. Başlangıçta üstünde örtü bulunmayan mescidin kıble duvarına paralel üç sıra halinde dokuzar adet ve dokuz zirâ’a (444 cm) aralıklı direk dikilerek üstü hurma dalları ve yapraklarıyla kapatılarak yağmurdan ve sıcaktan muhafazalı hale getirilmiştir.
2. Hicri 17 (638)’de Hz. Ömer devrinde mescidin yetersiz kalmasına bağlı olarak çevredeki evler istimlak edilerek kapı sayısı 6’ya, çevre duvarı yüksekliği 11 zirâ’a (543 cm), mescidin ebadı kuzeyden güneye 140 zirâ’a doğudan batıya 120 zirâ’a ve 4088 m² alana ulaşmıştır. Zemini Akik vadisinden getirilen taşlarla kaplanırken, ilk safların bulunduğu bölüme keçe döşenmiştir.
3. Mescid-i Nebevî Hz. Osman devrinde ve bizzat Hz. Osman’ın kendi parasıyla gerçekleştirdiği tekrar bir genişletme ve restorasyona sahne olmuştur. 29 senesi Rebiülevvel ayında (Kasım 649) başlanan yeniden yapılanma, 30 senesi Muharrem ayında (Eylül 650) bitmiştir. Buna göre mescidin genişliği yaklaşık 5061 m²’ye ulaşmıştır. Bu yeniden yapılanmada yontma taş ve kireç kullanılmıştır. Ayrıca ilk kez tezyinatlı taşlardan meydana gelen sütunların sayısı da on ikiye çıkarılmıştır.
4. kesme taş kullanılmış, Hücre-i Saadet Mescid-i Nebevî’nin içine alınmıştır. Bu genişletmede mescide bazı ilkler de yapılmıştır. Bunlar; minare, niş tarzı mihrap ve kıble duvarına Şems sûresi veya Şems sûresinden itibaren Kur’ân’ın sonuna kadar olan bölümün celî hatla yazılmasıdır. Ayrıca yapılan bu işlemler 91 (710) senesinde bir kitabe ile kayıt altına da alınmıştır.
Yarabbi hücrei saadetin sahipleri ümehatel müminatları efendimizin gözünün nuru biricik Fatıması. Beni ne kadar seviyorsunuz ya resulallah dediginde kör dügüm aşkıyla seviyorum dediği hz aişe validemizin sevgilerine nail olmayı nasip etsin inşaallah
MEKKENİN KOMŞUSU