Neler yaşatmak üzere girdin tarihimizin sayfalarına Mayıs, neler yaşattın bizlere günlerin boyuncu.
Oysa kış mevsimini unutmaya çalıştığımız Çukurova sıcaklarının başladığı, meyvelerin olgunlaştığı, karpuz kabuklarının denize düşmeye başladığı günlere geldiğimize sevinmeye başlamıştık.
Böylesi güzel duygular içerisinde sevinirken, covid-19 virüsünden canları toprağa vermelerimizin azalmasını umut ettik.
Salgın önlemlerine karşı aşı tartışmaları gündemden düşmedi. Belirlenen sayının gelip gelemeyeceği, gelen aşıları vurdurmaktan kaçınan insanlar, salgın nedeniyle işyerleri kapanan esnaf, işini kaybeden vatandaşlar ne zaman yeniden normal hayata döneceğini düşünmeyi sürdürüyordu.
Mayıs ayının bugün son gönündeyiz, tatlı günlerinin sayısını pek göremedik ama, üzücü ve tatsız çok sayıda olayları yaşadık. Giderayak Türk parasının dolar karşısında kaybettiği değer ise ekonomik yönden insanlarımı üzerindeki kaygılarını da artırdı.
Mayıs ayı boyunca yaşanan diğer olumsuz olayları burada sizlere birer birer anlatmayacağım, olayları gazetelerden okuyor, tv ekranlarından izliyorsunuz. Her olumsuz olay karşısında vatandaşın yüreği sızlıyor, tansiyonu yükseliyor veya düşüyor ve bu olumsuz olayların gerilerde kalmasını umutla ve sabırla beklediğini gözlemliyorum.
Yarından itibaren yeni bir ayın ilk günleri ile tanışacağız. Elbette ki bu yılın Haziran ayının geçtiğimiz Haziran ayına göre farklı ve olumlu bir ay olmasını yüreğimizin derinliklerinden ve içtenlikle isteyeceğiz.
Aylardır sokağa çıkma kısıtlamaları, STK’ların genel kurullarını yapamamaları, etkinliklerden uzak kaldıkları için sosyalleşmenin yerine samimiyetsiz günlere bıraktığını görmekteyiz.
Konuşmak, şiir okuyup türkü söylemek için dilleri ve dudakları kuruyan sanatçılarımız sabırla normal sosyal hayata dönülmesini bekliyor.
Mayıs ayı içerisinde sadece salgın nedeniyle ölenlerin dışında, değişik cinayetlere de üzüldük. Kadın cinayetleri, baba, evlat, kardeş, arkadaş ve husumetli aileler arasındaki cinayetlerle de insanlar birbirlerinin canına kıydı.
Yine Mayıs ayının son günlerinde derelerin kuruması haberlerini öğrendiğimizde bu yaz aylarının kurak geçeceği, suyun önemi bir kez daha gündeme gelerek kaygılandırmaya başladı.
Mayıs ayının birinci gününde “Emek Bayramı” olarak kutlayarak girdiğimiz günleri anımsadığımızda, işçi çıkışları bu ayda da devam ederken, iş arayanların sayıları ve iş kazalarından canlarını kaybedenleri de bu ayın takvim yaprakları arasında yerini aldığını gördük.
Şimdi Mayıs ayını uğurluyoruz, yarın yeni bir ayın ilk gününe merhaba diyeceğiz. Olumsuz olayların Mayıs ayı ile birlikte uğurlanması ve gelecek ay da yaşanmaması umut ediyoruz.
Şu noktayı da unutmamak gerek ki; bir çok olumsuz olaylar yine biz insanlar tarafından oluşturuluyor. Ekonomideki kötü gidiş, işsizlik, yokluk, cinayet, doğayı kirletmekle birlikte oluşan kuraklık ve benzeri olaylarda insanoğlunun parmağının bulunduğunu hesap ettiğimizde; geleceğimizin insan aklı ve eylemlerinde olduğunun unutulmamasını anımsatırım.
Yorum Yazın