İsimlere takılıp kalmamak gerekir ama, birileri çıkıp ta isimler üzerinde örgütlenmeye, genişlemeye ve ülkedeki huzur ortamına kalktığı anlaşılırsa, işte o zaman işler değişir.
Hasrettin Hoca fıkralarında “Marifet kavuktaysa al sen kafana tak!” olayında anlatılanları bilirsiniz.
Aklını mantığı ile bütünleştirmeden hareket edenler, istedikleri kadar çeşitli yöntemleri denesinden günün birinde şeytani tavırları ortaya çıktığında yüzlerinin rengi maymunun arkasındaki gibi olur.
Marifetin isimde olmadığını söylüyoruz, az sonra anlatacaklarımı aklınız ile mantığınızı çalıştırarak okuduktan sonra bana tepkinizi göstermenizi öneririm.
12 Eylül 1980 askeri darbenin ardından TV ve Radyolara çıkıp halkı sükunete davet eden, darbecibaşı Kenan Evren, Atatürk’ün adını dilinden düşünmüyordu. Çünkü halkın Cumhuriyet ve bağımsızlığa olan inancının önüne geçmek, halkın darbecilere karşı gelmemesi için böyle bir yöntem seçilmişti.
12 darbesi sürecinde idamlar, kayıplar, işkenceler, hapisler ve benzeri olumsuzluklar saymakla bitmez. Ancak 12 Eylül darbesi sonunda inanç üzerine yapılan sömürüler ile tarikatların palazlanmasının önü açılmıştı.
Bunlardan birisinin de bugünkü yaşanan Fetö örgütlenmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu isim sadece bir örnek, buna benzer bir çok tarikatın ilerleyen süreçte her geçen gün arttığına tanık olmaktayız.
Gün oldu siyasiler bu tarikatların desteği ile seçim kazandılar, ancak onların hareketlerine de göz yummak zorunda kaldılar.
Yıllar geçti, Ergenekon ve balyoz davaları ile ilgili gözaltılar, tutuklamalar başladı. Devlet kurumları ile güvenlik kuvvetlerinin içine yerleşen Fetöcülerin kurduğu kumbas sonucu Ergenekon davasında canlar gitti, aileler perişan oldu, 12 yıl hapiste kalma olayları yaşandı.
12 yılın ardından bu dava düştü ve kapandı ama, giden canlar, yapılan haksız tutuklamalar unutulabilinecek mi!?
Ergenekon davasındaki kararları verenler 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulunmasaydı, dönemin ve halen devam eden iktidar ülkemiz üzerindeki bir takım olayların farkına varamayacaktı.
Eski yıllara giderek, dönemin Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı bir tv programında, Ergenekon davasından Paşalar, Gazeteci ve Yazarlar cezaevine konulurken; “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sancılar bir taraftan doğum sancısıdır, bir taraftan Türkiye’nin bağırsaklarını temizlemesidir”diye konuşmuştu.
Atatürkçü Paşalar ve aydınların hapse girmesini fırsat bilip projenin ikinci ayağını faaliyete geçerin Fetö örgütünün 15 Temmuz olayını anlatmaya gerek yok sanırım. Arınç’ın bu olay karşısındaki tavrı da önemli olsa gerek!
Okulların adı “İmam-Hatip” olarak değiştiriliyor, sayıları artırılıyor, çocuklarımız bu okullarda okumaları için değişik yollar deneniyor. Okulun adının şu veya bu olması önemli değil, ancak ön adlarının o kentle özdeşleşir olmasına önem verilmelidir.
Osmaniye merkezde yeni dönemde üç yeni Anadolu Lisesi eğitim-öğretim verecek. “Misakı Milli, Oğuz Kaan ve Sultan Baybars” adlarını verilen bu okullarımıza Osmaniye’mizin değerlerini yaşatan isimlerin verilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum. Saygılarımla…