“Yaşamı, zamanı, sevgiyi, saygıyı! Ve en çok da iyi niyeti…”
İnsani ilişkilerimizin omurgası olan sevgi kavramının dahi tahtından indirilip israf kervanına katıldığını görmekteyiz. Belki de “ekmek ve zamanın israfını anlıyoruz ama ya hocam sevginin israfı mı olur diyeceksiniz. Elbette olur… Ekmeğin israfı bizleri nasıl yoksulluğa duçar bırakıyorsa sevginin israfı da sevgisizliğe ve boşluğa maruz bırakacaktır.
Bunu unutmamak gerekir.
En hassas noktaları, en değerli maneviyatları anlatan bir söz.
İşte tam da bu durumlardan dolayı israf etmeyelim.
Yaşamı, zamanı, sevgiyi, saygıyı ve iyi niyeti.
Bunlar israf edildiği zaman kendimizde israf oluruz mazallah ve bunu çok geç anlarız. İşte o zaman telafisi olmayan hatalar, geri dönüşü olmayan pişmanlıklar yaşarız. Bu durum da hayatımızda maalesef pişmanlıklara sebebiyet versede artık geri dönüşü olmayan yola girmişizdir.
Sevgi yaşamın bağrında açan bir güneştir ve bu güneşin ışığından faydalanmak ancak insan olarak kalabilenlerin hakkıdır.
Sevgi, sevgiyi hakedenindir sözü; ham topraktan altın ve gümüşü
işletip, mücevherat çıkaranların mesleğidir. Biz sevgimizi önce Rabbimize, sonra onun Habibi Edibine (s.a.v) bağlı kılmalıyız ki; beslediğimiz sevgiye değsin.
Sevgiyi hak etmeyene vermek nasıl ki israf ise hak edenden esirgemek de cimrilik ve bencilliktir derler atalarımız.
Nitekim günümüzde görmekteyiz ki, sevgi hak etmeyen kişilerin ellerinde bir metaa dönüştürülüyor. Sevgiyi hak edenler ise elleri boşlukta öylece beklemekteler.
Oysa sevgi kıyıda kalmış yoksul ve mazlumların hakkıdır.
Sevgi pak ve duru bakışları ile masumiyeti ifade eden çocukların hakkıdır.
Velhasıl sevgi hakiki sevenin hakkıdır
Sevgi allah için sevenin hakkı değilmidir?
Sevgi senden benden bizlerden birer parçadır, en derinlerden gelen en az sen kadar sen olan, hayatının biricik gayesi olan şu dünyaya karşı beslenen ümitlerin tek sermayesidir. Yalnızlık paranoyasında kıvranırken sana bir can kurtaran ve bir yetimin şefkatindedir bazen… Bütün güzellikler onun içinde ve o da bütün güzellikler içinde saklanıp durur malesef ve yüreklerimizde daha neler neler.
“Efendimiz (s.a.v): buyuruyor...
Sevdiğin kişiyi ölçülü sev. Yoksa, bir gün gelir o insan gözünde sevimsizleşirde önceki aşırı muhabbetinden dolayı elemin iyice ziyadeleşir. Kızdığın kimseye karşıda ölçülü ol ve nefret hissinin önünü kes. Aksi halde, gün döner de o şahıs dostun oluverirse evvelki öfkeli tavırlarının mahcubiyeti seni üzer.”(Sünen-i Tirmizi)
Sonuç olarak sevginin ölçüsü, şu hadisi şerifte gerçek tarifini bulmaktadır ki; işte bize de bu sevgi lazımdır” Hiç birimiz ALLAH ve Resulü, kendisine her şeyden daha sevgili olmadıkca inanın iman etmiş olamayız. Sevgisiz insan kısır ve çorak toprak gibidir, onda ne gül ne de çiçek biter; Her şeyden önce bize ALLAH ve resulü yeter Yunusun deyimiyle: “Sevelim (ölçülü) sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz. Evet, sevelim lakin; sevgimizi hak edilen yere harcayalım ki, sonra nedamet duymayalım.
ALLAHIM! Sevdir bize sevdiklerini, yerdir bize yerdiklerini. Bizim sevgimiz senden, Resul’ünden ve senin Salih kullarından başkasına gitmesin. Bizleri sevgi israfından muhafaza eyle amiin...
MEKKENİN KOMŞUSU