24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5472
EURO34.9267
ALTIN2430.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Küfür edemem!..

Benim aile kültürümde, doğup yaşadığımın köyümün o günlerdeki insanlarında küfür kelimesini pek duymadım.

Kadınların en büyük küfrü; “Boyun devrilsin!”, erkeklerin ise “Eşek sıpası!” şeklindeki küfürleri olurdu.

Köyümden ayrılıp kente geldiğimde, okumaya başlayıp televizyonlardan haberleri izlemeye başladığımda aklımı karıştıran konuşmalar, yalanlar, iftiralar karşısında küfür etmesini öğrenir gibi oldum.

Düşünebilir musunuz, bir insan 50 yaşından sonra küfür etmeyi öğreniyor, o yaşa kadar ağzından küfür çıkmayan veya küfrün nasıl yapılacağını bilmeyen insan yaşının yarım asıra geldiği süreçte küfür etmesini öğreniyor.

Bir halk deyimi vardır, “ 60’ından sonra azan kişiyi teneşir paklar!”diye. Yani 50’sinden sonra küfürü öğrenen, ayağının biri mezara yakınken günah(!) olayları yaşamaya başlamak ne acı olay olsa gerek!

Yine de kendi aklımı zorlamaya çalışıyorum, yüreğimden gelen, beynimde dolaşan görüş-duyuş ve gördüğüm eylemlere karşı aklımın frenine basmaktan, balatalardan sinyal gelmeye başlar oldu.

Gazetelerde bir haber okuyorum, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, ayda 22 bin lira maaş alan Milletvekilleri için “Geçim sıkıntısı çekiyorlar”diye konuşuyor.

Bu ülkede Cumhurbaşkanından sonra ikinci yönetici konumundaki TBMM Başkanı’nın konuşması, ülkede yaşayan diğer mesleklerde çalışanlar ile işsiz Üniversite gençlerine bir “Hakaret” gibi yorumlanabilir!

İşyerlerinde 8 saat olarak belirlendiği halde 10 saat çalıştırılan asgari ücretli bir işçi ayda; 2 bin lira alırken (işveren veriyorsa eğer), İşçinin, yani milletin vekil olarak kendilerini ve ülkeyi yönetsin diye TBMM’ne gönderdiği Vekiller ayda; 22 bin lira alıyorlarsa ve bununda yetmediği söyleniyorsa, ne yapmak gerek şimdi!? Milletvekillerinin maaşlarına zam yapılmanın yolunun açılması anlamına gelen bir konuşma olsa gerek!

Şehirdeki okulum ile köyümdeki evimin arası 5 kilometre uzaklıkta. Akşam okuldan çıkıp 5 kilometrelik yolu yaya olarak yürüyerek eve geldiğimde, annem önüme; yufka ekmek ile incir reçeli çıkarıp dürüp yaparak; “Acıkmışsındır oğlum ye!”derdi. Doymadığımda ve ikinci dürümü istediğimde baba annem devreye girer; “Allah gözünü doyursun oğlum! Boşan da semerini ye!”diye bağırırdı.

Bir halk hikmeti ile yazımı sonlandırmak istiyorum. -Bir şehirde adamın biri her olay karşısında; “Ağzına S…”diye küfür edermiş. Çevresindeki insanlar rahatsız olmaya başlamış. Yemek yenilen ve konuşulan “Ağza küfür edilmesi” olayına tepki gösterip küfür eden adamı Karakola şikayet etmişler. Polis küfürbaz adamı gelip evinden alıp karakola getirmişler. Karakoldaki Amir, küfürbaz adamı karşısına almış, çayını söylemiş ve sohbet ortamında ifadesini alıyormuş. Amir:-Neden önüne gelene; “Ağzına S… diye küfür ediyorsun, bu yaştaki bir insana bunu yakıştıramıyorum!”diye konuştuğu sırada, kapı açılıp içeriye bir başka adam girmiş. Amir şaşkınlık içerisinde; “Kim aldı bu adamı, sorgudayız, görmediniz mi!?”diye konuşmuş.

Bu sırada Amirin odasına ani giriş yapan adam; “Amirim, Kayınbabam öldü, kaynanamla evlensem uygun olur mu!?”diye konuştuğu sırada, sorgudaki adam ayağa kalkmış; “Senin ağzına s….”diye bağırmış.

Emniyet Amiri yaşadığı her iki olay karşısında da şaşkınlık yaşarken, küfürbaz adama; “Neden küfür ettin şimdi!?”diye sorduğunda; “Amirim ben böyle insanlara küfür ediyorum

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar