20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5038
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Kör-Sağır-Dilsiz…

Hayatımı sürdürebilmek için seçtiğim gazetecilik mesleğimde kendim olmayı ve halkımızın sorunlarına çözüm yolları bulunması için halktan yana kalemimi kullanmayı ilke edindim.

Mesleğimdeki çalışmalarımda her zaman haklıdan yana olmaya özen gösterirken; gördüklerimi, bildiklerimi, araştırdıklarımı yaşayarak sütunlarıma taşımayı ilke edindim. 

Neden bu ön giriş tümcelerini kullandığımı merak edenler için; Halkın sesi olarak tanımlanan mesleğimi yerine getirirken, “Kör-Sağır-Dilsiz” olmak benim düşünce alanlarımın dışında kaldığını vurgulamak istedim.

Hangi ülkede ve hangi iktidarlar olursa olsun, sadece kendilerini öven haberlerin yapılmasını, eleştirilmemesi için basın üzerinde yaptırımlar ya da yasaklar uygulamaya kalkıyorsa günün birinde kendisinin de basına gereksinim duyabileceğini unutmamalıdır.

Gazeteciye, Şaire, Yazara, Karikatüriste görevi yaparken yön vermeye kalkarsanız veya sizden yana “keserini yontmasını” isterseniz, o kişi toplum karşısında onurunu zedelerken, siz de günün birinde sizi öven kişinin bir sözünün yanlık kullanması nedeni ile zarar görebilirsiniz.

Bizim meslekte “Kör-Sağır-Dilsiz” olmak yakışık almaz! Halkın arasında dolaşırken gururla dolaşmak ayrı, arkandan küfür söylenmesi olayı ayrı bir olay olarak yaşanır.
Bu sütunlarda gündeme taşıdığım olaylarla ilgili bana tepki verenler mutlaka oluyordur. Ancak, o tepki gösterenler günler veya aylar sonrasında haklı çıktığım noktada “özür dileme” gibi bir inceliği gösteremeyecek kadar kendi aklı-selim hareketlerini gösteremiyorlar!

Bazı olumsuz olayları yazdığımda; “Gözlerini kapatsaydın, sana mı düştü bu olayı dile getirmek!?” gibi sözleri çok kez duymuşumdur. Onların bu konuda mutlaka bir çıkar ilişkileri olmalı veya onların ya da yakınlarının bir yazım nedeniyle “fincancı katırları ürkmüş olmalı” bu amaçla  bana bu sözleri söylemiş olmalılar!

Babaannemin doğduğum günden sonra gördüğü bir rüya üzerine adımı “Mustafa” olarak koymasından memnunum ve Babaannemi rahmetle anıyorum. Benim adım; İnancımızın ve dinimizin önderi Hz. Muhammet Mustafa ve Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu, Önderi, bağımsızlık sembolü, Devlet insanı Mustafa Kemal Atatürk’ün de adını çağrıştırıyor.

Dini ve Milli anlamda bu iki ismin aynı önderler olması ile birlikte benim adımın da onlarla özdeş olmasından daha mutluluk verici ne olabilirdi ki!

Asıl önemli nokta burada işte! Günümüzde; siyaset yapmak isteyenler, koltuklarından kalkmak istemeyenler veya ellerindekileri korumak isteyenlerin  özellikle inançlarımız üzerinden bir takım sözleri halkımıza anlatarak yerlerini sağlamlaştırmaya çalıştıklarını sezinlemekteyim.

İnanç konusunda okudukları kitapları kendilerine göre yorumlayanlar veya çevirenlerin, yaşantıları ile uygulamalarındaki tezatları kabul edemiyorum! Aynı şekilde halkın yönetilmesi, devlet ve kamu hizmetleri ile siyasi gelişmelerle ilgili yaşanan olumsuzluklardaki olayları da kabul edemiyorum!

Bu olaylar karşısındaki davranışlarımı gerçek inançlı ve dinimizin gerektirdiği bilgilerini bilen biri çıkıp ta; “Yanlışsın!” desin!.. Atatürk’ün sözlerini okuyanlar, “Nutuk”ta yazılanlar ile “Gençliğe hitabe”de yazılanları anımsayın! 

Günümüzde Yaşananlar ile Yıllar öncesinde söylenilenleri karşılaştırma zahmetinde bulunabilir misiniz!? Adımla gurur duyuyorum, aykırı yazarım!.. Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar