Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitimde “çağ atlattık” diye konuşsa da, yaşanan olayları gördüğümüzde nasıl bir çağ atlatıldığını insan merak ediyor.
Sosyal Bilgiler 7. sınıf öğrencilerinin kitapları okullardan toplatıldı. Hükümetin bu kitap için acilen aldığı toplatma kararının ardından, öğrencilere yeni kitapların ne zaman gönderileceği tartışma konusu haline geldi.
Sözkonusu kitabın içeriğinde yer alan “basın özgürlüğü” konusunun toplatma kararına neden olduğunu öğreniyoruz. Okul Müdürlerine kitapların il ve ilçelerdeki depolarda koruma altına alınması talimatı verildiği bildiriliyor.
Kitabın toplatılmasına neden olarak ise 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğrenci Çalışma Kitabı’nın 1. Ünitesi’nde ‘Basın Özgürlüğü’ konusunda skandal bir senaryoya yer verilmesi gösteriliyor.
Kitapta, “Aşağıdaki T.C. Anayasası’nın 28. maddesini ve senaryoyu okuyunuz. Basın özgürlüğü hakkındaki soruları cevaplayınız”diye başlayan bölümde; “T.C. Anayasası 28. madde (Basın hürriyeti) Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak, izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz” metni bulunuyor.
Bundan sonraki sözleri okuduğunuzda ise;
“Bir ülkede iktidara tek başına gelen parti, bir süre sonra basının, kurdukları hükümet hakkında sürekli yolsuzluk haberleri yapmasından rahatsız olur. Anayasa’yı değiştirecek güce sahip olmalarından faydalanarak Anayasa’ya basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler koyarlar ve kendi izinleri olmadan yapılan haberlere sansür uygularlar. Artık yolsuzluk haberleri yayınlanmadığını bilen kötü niyetli kişiler daha da fazla yolsuzluk yapınca yaşanan ekonomik kriz ülkeyi bir kaosa sürükler.” Tümcesini görmekteyiz.
Burada anlatılmak istenilen olayların hedefinde mevcut Hükümete yönelik bir anlatım yorumlanmak isteniyor.
Öğrencilere ücretsiz olarak dağıtılan kitapların, Milli Eğitim Bakanlığı’nda oluşturulan “Talim ve Terbiye kurulu”nun incelemesi sonucunda basıldığını düşündüğümüzde, kitaplardaki bu hataların nasıl gözden kaçtığı merak ediliyor.
Okulların açılması ve kitapların dağıtılması ile başlayan skandallar serisine yenileri eklenirken, öğrenci velileri yaşadıkları olaylar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı üzerinde, “istifa etmesi” yönünde tepkiler görülüyor.
Milli Eğitim’de iyileştirmeler üzerinde durulurken, kitaplardaki bazı konuların çıkarılması üzerinde tepkilere bu kez de malüp cemaatin hala milli Eğitim içerisindeki kalıntılarının temizlenememiş olduğu düşüncesi ağırlık gösteriyor.
Kitapların öğrencilere ulaşmasının ardından ortaya çıkan skandalları öğrendiğimizde aklımıza Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Milli Eğitim üzerindeki sözlerini anımsıyoruz.
Kamuoyu tepkisini de göz önüne aldığımızda, “Eğitimdeki millileştirme” projesini allak bullak eden “Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı” Alpaslan Durmuş’un istifa etmesinin kendi onuru açısından iyi olacağı, istifa etmemesi durumunda Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın olaylara “seyirci” kalmış olabileceği düşüncesi ortaya çıkacaktır.
Çocuklarımızın geleceği olan Eğitimleri ile oynamayın, geleceğimiz çocuklarımızın ellerinde olduğuna göre, özenli ve duyarlı olmak zorundayız. Esenlikle…
